Hızlı nüfus artışını önlemeliyiz.
- We must prevent rapid population growth.
O, hızlı konuşmaya eğilimlidir.
- She tends to speak rapidly.
Babaannenin ani ölümünden sonra, büyükbaba hızla yaşlanmaya başladı.
- After Grandma's sudden death, Grandpa began to age rapidly.
Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
- The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
Babanızın çabuk iyileşmesi için isteklerim.
- My wishes for your father's rapid recovery.
Bir bilgisayar çok seri şekilde hesaplayabilir.
- A computer can calculate very rapidly.
Zaman hızla geçti ve iş hiç ilerlemedi.
- Time passed rapidly and the work didn't advance at all.
Kalbimin hızla çarptığını hissettim.
- I felt my heart beating rapidly.
The attorney peppered him with rapid fire questions, barely giving him time to reply.
... Precisely the reason we are able to see more rapid progress than ever before is because ...
... compensates for the increase in the death rate. So that’s why we have rapid population ...