Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
- Let's complete this picture quickly.
Çocuk çabucak öğreniyor.
- The child is learning quickly.
O hızla merdivenlerden yukarı gitti.
- She quickly went up the stairs.
Tartışma hızla kontrolden çıktı.
- The argument quickly got out of control.
Aradığı kelimeyi bulmak için sayfayı hızlıca taradı.
- He quickly scanned the page for the word he was looking for.
Hastalığın hızlıca yayılmasını önlemek kolay bir görev değildi.
- To prevent the disease from spreading quickly was not an easy task.
Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu.
- At any rate, Ozawa hurriedly took off his raincoat and quickly put it on the naked girl's shoulders.
O, şık bir şekilde giyinmişti.
- She's smartly dressed.
Birinci Dünya Savaşı, çabuk ve kolay sona ermedi.
- World War One did not end quickly or easily.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- Care aged him quickly.
Çin'in hızla geliştiğini anlamak için geldim ancak Çin halkı nispeten acelesiz bir hayat yaşıyor.
- I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.
Biz hepimiz öleceğiz, bazılarımız çabucak, diğerleri acele etmeyecek.
- We will all die, some quickly, others will take their time.
Ses çok hızlı şekilde hareket eder.
- Sound travels very quickly.
Çok hızlı şekilde hareket etmek zorundayız.
- We have to move very quickly.
Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
- My elder brother finished his homework very quickly.
Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
- Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
... because this is being done very quickly on very large ...
... results across the top so you can click through them quickly ...