Bir aptala öğretmeye çalışmak ölü bir adam için tıbbi tedavi sağlamak gibidir.
- Trying to teach a fool is like providing medical treatment for a dead man.
Televizyon bilgi sağlamak için çok önemli bir araçtır.
- Television is a very important medium through which to provide information.
O ailesinin geçimini sağlamaktadır.
- He provides for his family.
Ben ailem için yiyecek ve giyecekler sağlayabilirim.
- I am able to provide food and clothes for my family.
O,genç olduğu için,geçimini sağlayacak büyük bir aileye sahip.
- Young as he is, he has a large family to provide for.
Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
- I'm trying my best to provide for you and your sister.
Senin ve erkek kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
- I'm trying my best to provide for you and your brother.
... tiles, providing that single search box, and making a ...
... make a difference in their lives, while on a complementary basis we're providing more ...