Tom hoş bir şekilde şaşırmış görünüyordu.
- Tom seemed pleasantly surprised.
Tom Mary'yi gördüğüne hoş bir şekilde şaşırmıştı.
- Tom was pleasantly surprised to see Mary.
Gemi ile okyanusu geçmek çok güzel.
- It is very pleasant to cross the ocean by ship.
Başkalarına güzel bir şekilde davranmak benim için çok zordu.
- It was hard for me to act pleasantly to others.
Sesi dinlemek için hoş.
- Her voice is pleasant to listen to.
Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
Kırsalda gezmeyi zevkli buldum.
- I found it pleasant walking in the country.
Platoda yürüyüş yapmak zevklidir.
- It's pleasant to take a walk on the plateau.
O çok keyifli görünüyor.
- He seems very pleasant.
Mike'ın Yumi ile konuşması keyifliydi.
- It was pleasant for Mike to talk to Yumi.
... although impressive in southeast amongst interior remains pleasantly simple ...