Tom Mary'yi gördüğüne hoş bir şekilde şaşırmıştı.
- Tom was pleasantly surprised to see Mary.
Onun tarafından hoş bir şekilde şaşırdım.
- I'm pleasantly surprised by that.
Dün gece güzel bir rüya gördüm.
- I had a pleasant dream last night.
Güzel bir gündü ama parkta çok az kişi vardı.
- It was a pleasant day, but there were few people in the park.
Eski arkadaşımla buluşmak çok hoştu.
- Meeting my old friend was very pleasant.
Sesi dinlemek için hoş.
- Her voice is pleasant to listen to.
Platoda yürüyüş yapmak zevklidir.
- It's pleasant to take a walk on the plateau.
Kırsalda gezmeyi zevkli buldum.
- I found it pleasant walking in the country.
Mike'ın Yumi ile konuşması keyifliydi.
- It was pleasant for Mike to talk to Yumi.
O çok keyifli görünüyor.
- He seems very pleasant.
... although impressive in southeast amongst interior remains pleasantly simple ...