Tom hoş bir şekilde şaşırmış görünüyordu.
- Tom seemed pleasantly surprised.
Onun tarafından hoş bir şekilde şaşırdım.
- I'm pleasantly surprised by that.
Güzel bir gündü ama parkta çok az kişi vardı.
- It was a pleasant day, but there were few people in the park.
Gemi ile okyanusu geçmek çok güzel.
- It is very pleasant to cross the ocean by ship.
Eski arkadaşımla buluşmak çok hoştu.
- Meeting my old friend was very pleasant.
Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
Platoda yürüyüş yapmak zevklidir.
- It's pleasant to take a walk on the plateau.
Kırsalda gezmeyi zevkli buldum.
- I found it pleasant walking in the country.
Hayatta hiçbir şey keyifli değildir.
- Nothing is pleasant in life.
Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.
- It is pleasant to watch a loving old couple.
... although impressive in southeast amongst interior remains pleasantly simple ...