Tom'un hiçbir daimi adresi yok.
- Tom has no permanent address.
Daimi barış, illüzyondan başka bir şey değildir.
- Permanent peace is nothing but an illusion.
Lütfen bana kalıcı adresinizi verin.
- Please give me your permanent address.
Hepimiz kalıcı dünya barışı istiyoruz.
- We all wish for permanent world peace.
Süreklilik ekstra bir maliyettir.
- A permanent is extra.
Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
- The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
- The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
Süreklilik ekstra bir maliyettir.
- A permanent is extra.
Düşmanlıklar kalıcı olarak durdu.
- Hostilities permanently ceased.
Hala gençsin ama kalıcı olarak değil.
- You're still young, but not permanently.
Nothing in this world is truly permanent.