You have to share the cake equally.
- Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
Not all Americans shared Wilson's opinion.
- Bütün Amerikalılar Wilson'un görüşünü paylaşmadı.
I don't mind sharing my table.
- Ben benim masamı paylaşmayı kafama takmam.
Would you mind sharing your table?
- Masanı paylaşmamın sakıncası var mı?
Germany shares a border with France.
- Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
You have to share the cake equally.
- Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
Do you want to share my dessert with me?
- Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
You have to share the cake equally.
- Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
Fadil was making an effort to share Layla's passions.
- Fadıl, Leyla'nın tutkularını paylaşmak için çaba harcıyordu.
Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
- Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
She shared her piece of cake with me.
- O, kek parçasını benimle paylaştı.
I'm sharing my flat with my brother.
- Apartman dairemi erkek kardeşimle paylaşıyorum.
Nakido is a file sharing platform.
- Nakido bir dosya paylaşım platformudur.
Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
- Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
- Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.