Çok tertipli değilim.
- I'm not very organized.
Tom çok tertipli değildi.
- Tom wasn't very organized.
Tom CDlerini bir sanatçıyla organize etti.
- Tom organized his CDs by artist.
Yeni yasa birazcık organize suçu kapsamalıdır.
- The new law should take a bite out of organized crime.
O toplantıyı kim düzenledi?
- Who organized that meeting?
Evleri Feng Shui'ye göre düzenlendi.
- Their house is organized according to Feng Shui.
Kamuoyunun örgütlü suça olan hayranlığı çok rahatsız edicidir.
- The public's fascination with organized crime is very disturbing.
Tom çok düzenli değil.
- Tom isn't very organized.
Tom genellikle oldukça düzenli.
- Tom is usually quite organized.
Zamanını düzenlemek zorundasın.
- You have to organize your time.
Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
- I have to organize my schedule before the end of the month.
İşleri sergi organize etmektir.
- Their job is to organize exhibitions.
Dosyalarını organize etmek için hangi metodu kullanıyorsunuz?
- What method do you use to organize your files?
Benjamin Harrison'un kampanyası iyi organize edilmişti.
- Benjamin Harrison's campaign was well-organized.
Karıncalar iyi organize edilmiş bir topluma sahiptir.
- Ants have a well-organized society.
Patricia turnuvayı organize edecek.
- Patricia will organize the tournament.
Bir kurbağayı, iç organlarını incelemek için kesip parçalara ayırdık.
- We dissected a frog to examine its internal organs.
Bu kuruluşun bir üyesidir.
- She is a member of this organization.
Tom bu örgütün bir üyesidir.
- Tom is a member of this organization.
Tom Mary'den ona partiyi düzenlemesi için yardım etmesini rica etti.
- Tom asked Mary to help him organize the party.
O toplantıyı kim düzenledi?
- Who organized that meeting?
Kuruluşumuzu güçlendirmeliyiz.
- We must beef up our organization.
O, kuruluşumuzda önemli bir rol oynuyor.
- He is playing an important role in our organization.
Her yıl, örgüt Frizyen dilinde yazılmış kitapları satmak için kapıdan kapıya giden gönüllülerle ilgili çok sayıda toplantı organize eder.
- Every year, the organisation organises a number of meetings of volunteers who go door-to-door to sell Frisian books.
WHO, Dünya Sağlık Örgütü anlamına gelir.
- WHO stands for World Health Organization.
Your work desk is so neat and tidy - I've never met someone so organized before!.
Organized crime has dramatically increased in our neighbourhood.
Organized crime is largely responsible for the nation’s illicit drug trafficking.
I've been a member of this organization for five years. Oh wait, no. Six.
- Ben beş yıldır bu organizasyonun bir üyesiyim. Oh bekle, hayır. Altı.
She's a member of this organization.
- O bu organizasyonun bir üyesidir.
Have you heard anything about the organization?
- Organizasyon hakkında bir şey duydunuz mu?
This organization was founded one hundred and eleven years ago.
- Bu organizasyon yüz on bir yıl önce kuruldu.
Tom Skeleton was shaking and trembling in every limb.
- Tom Skeleton'un her organı sallanıyordu ve titriyordu.
The festival was not well organised.
- Festival iyi organize edilmemiş.
Our company has a well organized system of 200 sales offices, located all over Japan.
- Şirketimiz, tüm Japonya'da konuşlanan, iyi organize edilmiş 200 satış ofisi ağına sahiptir.
The new law should take a bite out of organized crime.
- Yeni yasa birazcık organize suçu kapsamalıdır.
The skin is the largest organ of the body.
- Deri, vücudun en büyük organıdır.
What is the largest organ in the human body? The answer may surprise you.
- İnsan vücudundaki en büyük organ nedir? Cevap sizi şaşırtabilir.
... taking a page from the playbook the white house just organized a college ...
... completely student-organized and student-run nonprofit. ...