Oldu (tamam, anlaştık) hadi hemen işe koyulalım - Deal, let's get down to work.
Since then, a great deal of change has occurred in Japan.
- O zamandan beri, Japonya'da büyük bir değişim oldu.
They said the deal was foolish.
- Onlar anlaşmanın aptalca olduğunu söyledi.
I see you're doing very well in your business.
- İşinizde çok iyi olduğunuzu görüyorum.
I know very well who you are.
- Kim olduğunu çok iyi biliyorum.
Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.
- Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.
She sang pretty well.
- O oldukça güzel söyledi.
We agreed that his actions were warranted.
- Onun eylemlerinin haklı neden olduğunu kabul ettik.
We all agreed that the plan made sense.
- Hepimiz planın mantıklı olduğunu kabul ettik.
Do you think she's okay? I don't know.
- Onun iyi olduğunu düşünüyor musun? Bilmiyorum.
I'm glad you're okay.
- İyi olduğuna sevindim.
I thanked him for what he had done.
- Yapmış olduğundan dolayı ona teşekkür ettim.
Tom believes that getting married to Mary was the best thing he's ever done.
- Tom, Mary ile evlenmenin o güne kadar yaptığı en iyi şey olduğuna inanıyor.