Pul koleksiyonuna bir göz atmak istiyorum.
- I'd like to have a look at your stamp collection.
Eve bir göz atmak için gideceğim.
- I will go and take a look at the house.
Bu Japon arabasına bak.
- Look at this Japanese car.
Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.
- As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds.
Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
- Tom stopped to take a close look at the car.
Çiçekler bakmak için çok güzeldi.
- The flowers were very beautiful to look at.
Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
- My mother looked at me with tears in her eyes.
Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.
- This song is so moving that it brings tears to my eyes.
Onun gözündeki bakışına göre onun şaka yollu konuştuğunu söyleyebilirdim.
- By the look in his eye I could tell that he was speaking tongue in cheek.
Baştan çıkarıcı bakışların var.
- You have bedroom eyes.
Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
- I closed my eyes to calm down.
Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
- My mother looked at me with tears in her eyes.
Tom'un delikli bir kaşı var.
- Tom has a pierced eyebrow.
Onun gözü şişmişti ve burnu kanıyordu.
- His eye was swollen and his nose was bleeding.
Benim görüşüm kötüleşiyor.
- My eyesight is getting worse.
Ben normal görüşe sahibim.
- I have normal eyesight.
Try to look at it from Tom's point of view.
- Try to look at it from Tom's point of view.
... So if you look at the age groups 19 to 30 or 15 to 30, whatever the legal ages or illegal ...
... Look at the development. ...