The scarecrow in the backyard fell over during the hurricane.
- Arka bahçedeki korkuluk kasırga sırasında devrildi.
I cannot scare the birds away. I am not a scarecrow.
- Ben kuşları korkutup kaçıramam. Ben bir korkuluk değilim.
Then the railing gave way.
- Sonra korkuluk yol verdi.
Tom had to support himself on the railing.
- Tom korkulukta kendini desteklemek zorunda kaldı.
The balustrade gave way and several people fell to the ground.
- Korkuluk çöktü ve birkaç kişi yere düştü.
Then the railing gave way.
- Sonra korkuluk yol verdi.
Tom had to support himself on the railing.
- Tom korkulukta kendini desteklemek zorunda kaldı.
Tom leaned over the banister.
- Tom korkuluk üzerine eğildi.
Tom slid down the banister.
- Tom korkuluktan aşağı kaydı.
Horror movies frighten me.
- Korku filmleri beni korkutur.
She takes pleasure in seeing horror films.
- O, korku filmlerii izlemekten zevk alır.
They fear that he may be dead.
- Onun ölmüş olabileceğinden korkuyorlar.
They fear that he may be dead.
- Onun ölü olabileceğinden korkuyorlar.
This is the first time I've seen such a dreadful movie.
- Böyle korkutucu bir filmi ilk defa görüyorum.
My little brother says that he had a dreadful dream last night.
- Küçük erkek kardeşim dün gece korkunç bir rüya gördüğünü söylüyor.
I am frightened of walking in the darkness.
- Karanlıkta yürümekten korkuyorum.
The fury of the storm frightened the children.
- Fırtınanın hiddeti çocukları korkuttu.
Her anxiety almost drove her wild.
- Onun korkusu neredeyse onu çılgına çevirdi.
Fear and panic overwhelmed me.
- Korku ve paniğe kapılmıştım.
Tom is in horrible danger.
- Tom korkunç tehlikede.
Fear often exaggerates danger.
- Korku sık sık tehlikeyi abartır.
His story thrilled me with horror.
- Onun hikayesi beni korkudan titretti.
I don't like rural horror thrillers.
- Ben kırsal korku gerilimini sevmiyorum.
Your threats don't frighten me.
- Senin tehditlerin beni korkutmuyor.
Your threats don't scare me at all.
- Senin tehditlerin beni hiç korkutmuyor.
That guy gave me the creeps.
- O adam bana korku verdi.
Everyone here creeps me out.
- Buradaki herkes beni korkutuyor.
He was almost petrified with terror.
- Korku nedeniyle neredeyse donakalmıştı.
I thought it was awesome.
- Onun korkunç olduğunu düşündüm.
I think it's awesome.
- Bunun korkunç olduğunu düşünüyorum.
We were all scared shitless.
- Hepimizin korkudan ödü bokuna karıştı.
To tell you the truth, I am scared of heights. You are a coward!
- Gerçeği söylemek gerekirse. Ben yükseklikten korkuyorum, Sen bir korkaksın!
She gave a small cry of alarm and fled to the bathroom.
- O küçük bir korku çığlığı attı ve banyoya kaçtı.
The news caused alarm throughout the village.
- Haber köyün her tarafında korkuya neden oldu.