koşucu

listen to the pronunciation of koşucu
Turkish - English
racer
runner (person competing in a race)
sprinter

Generally speaking, distance runners are less flexible than sprinters. - Genel anlamda, mesafe koşucuları kısa mesafe koşucularından daha az esnektir.

runners

Some famous foreign runners entered that race. - Bazı ünlü yabancı koşucular o yarışa girdi.

Five runners reached the finals. - Beş koşucu finale ulaştı.

{i} runner

Next to him, I'm the fastest runner in our class. - Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.

These birds don’t fly well but they are excellent runners. - Bu kuşlar iyi uçmaz ama harika koşuculardır.

koşu
running

What is he running after? - O neyin peşinden koşuyor.

A rabbit is running in the garden. - Bahçede bir tavşan koşuyor.

koşu
race

Do you have any race shirts in extra small? - Hiç ekstra küçüklükte koşu gömleğiniz var mı?

You see, I've got only these two castles, one hundred hectares of land, six cars, four hundreds heads of cattle and twenty racer horses... - Bakın, benim sahip olduklarım sadece bu iki kale, yüz hektar arazi, altı araba, dört yüz baş sığır ve yirmi koşu atı...

koşu
run

Running is good for your health. - Koşu sağlığınız için iyi.

These birds don’t fly well but they are excellent runners. - Bu kuşlar iyi uçmaz ama harika koşuculardır.

koşucu devekuşu
emu
koşu
{i} jogging

My older sister goes jogging every day. - Ablam her gün koşuya gider.

I always tie my shoes tightly before I go jogging. - Ben koşuya gitmeden önce ayakkabılarımı her zaman sıkı bağlarım.

koşu
dash
koşu
{i} trotting
koşu
running track
koşu
footrace
koşu
running, run; race
Turkish - Turkish
Koşuya katılan yarışçı
koşu
At yarışı: "Koşuların sonuçlarından başka bir şey düşünmesini engelleyen bir hastalığa dönüşmüş."- N. Cumalı
koşu
Koşarak yapılan yarış
koşu
At yarışı
koşucu
Favorites