Generally speaking, distance runners are less flexible than sprinters.
- Genel anlamda, mesafe koşucuları kısa mesafe koşucularından daha az esnektir.
Some famous foreign runners entered that race.
- Bazı ünlü yabancı koşucular o yarışa girdi.
Five runners reached the finals.
- Beş koşucu finale ulaştı.
Next to him, I'm the fastest runner in our class.
- Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
Though Jane is not a good runner, she can swim very fast.
- Jane iyi bir koşucu olmasa da, o çok hızlı yüzebilir.
They are running in the park.
- Onlar parkta koşuyorlar.
What is he running after?
- O neyin peşinden koşuyor.
Before the race, the runners have to warm up.
- Yarıştan önce koşucular ısınmak zorundadır.
You see, I've got only these two castles, one hundred hectares of land, six cars, four hundreds heads of cattle and twenty racer horses...
- Bakın, benim sahip olduklarım sadece bu iki kale, yüz hektar arazi, altı araba, dört yüz baş sığır ve yirmi koşu atı...
They are running in the park.
- Onlar parkta koşuyorlar.
Running is good for your health.
- Koşu sağlığınız için iyi.
Tom worked up a sweat jogging.
- Tom bir ter atma koşusuna yavaş yavaş hazırlandı.
I always tie my shoes tightly before I go jogging.
- Ben koşuya gitmeden önce ayakkabılarımı her zaman sıkı bağlarım.