These medicines should be taken three times a day.
- Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
Try doing it once more.
- Onu bir kez daha yapmayı dene.
Explain it once more, Jerry.
- Onu bir kez daha açıkla, Jerry.
When he was a student, he went to the disco only once.
- Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.
She was late once again.
- Bir kez daha geç kalmıştı.
I don't know if we can help Tom this time.
- Bu kez Tom'a yardım edip edemeyeceğimizi bilmiyorum.
This time, you won't escape punishment.
- Bu kez cezadan kaçamazsın.
Could you please repeat it once again?
- Lütfen onu bir kez daha tekrarlar mısın?
You are entitled to try once again.
- Bir kez daha deneme hakkın var.
German classes are held twice a week - on Mondays and Wednesdays.
- Almanca dersleri haftada iki kez yapılmaktadır- Pazartesi ve Çarşamba günleri.
Brush your teeth twice a day at least.
- Dişlerini günde en az iki kez fırçala.
Can I eat this mushroom? You can eat anything one time.
- Bu mantarı yiyebilir miyim? Bir şeyi bir kez yiyebilirsin.
I have only done this one time before.
- Bunu daha önce sadece bir kez yaptım.
I saw a movie for the first time in two years.
- İki yılda ilk kez bir film izledim.
I saw Yoshida for the first time in five years.
- Ben, beş yıl içinde, ilk kez Yoshida ile görüştüm.
We go to the theater once every two weeks.
- Biz her iki haftada bir kez tiyatroya gideriz.
I promised my parents I would visit them at least once every three months.
- Ebeveynlerime en az her üç ayda bir kez onları ziyaret edeceğime söz verdim.
If I go by air one more time, I'll have flown in an airplane five times.
- Ben bir kez daha hava yoluyla gidersem uçakta beş kez uçmuş olurum.
I'll say it one more time.
- Bir kez daha söyleyeceğim.
The two sides clashed several times.
- İki taraf birçok kez çatışmaya girdi.
The telephone rang several times.
- Telefon birçok kez çaldı.
I will side with you just this once.
- Sadece bu kez yanında olacağım.
Tom's a first-time offender.
- Tom bir ilk kez yakalanan.
I saw Yoshida for the first time in five years.
- Ben, beş yıl içinde, ilk kez Yoshida ile görüştüm.
I saw a movie for the first time in two years.
- İki yılda ilk kez bir film izledim.
Why can't you be nice to me for once?
- Neden bir kez olsun bana karşı kibar olamıyorsun?
I wish for once I could be something.
- Keşke bir kez bir şey olabilsem.
I have traveled many times.
- Ben birçok kez seyahat ettim.
He looked back at us many times and walked away.
- O birçok kez bize doğru baktı ve uzaklaştı.
That's happened to me plenty of times.
- Bu birçok kez başıma geldi.
Tom has done that plenty of times.
- Tom onu birçok kez yaptı.
Tom drank twice as much beer as Mary did.
- Tom Mary'nin içtiği kadar çok birayı iki kez içti.
Most people brush their teeth at least two times a day.
- Çoğu kişi dişlerini günde en az iki kez fırçalar.
Although I had taken two pills two times, my headache did not go away.
- İki kez iki hap almama rağmen, baş ağrım hâlâ geçmedi.
I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
- Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
I'll lend you money, but mind you, this is the last time.
- Sana borç para vereceğim, ama aklında bulunsun, bu son kez.
On June 21st, 1974, José had breakfast with Liliana for the last time.
- 21 Haziran, 1974'te Jose son kez Liliana ile birlikte kahvaltı yaptı.
I saw her for the last time.
- Ben onu son kez gördüm.
She doesn't like the way he orders Kerry around either. 'Kez'll make ya one,' he'd said automatically when Madeline said she'd love a nice cup of tea.