The exact temperature is 22.68 degrees Celsius.
 - Kesin sıcaklık 22.68 derece Celsiustur.
Give me an exact answer.
 - Bana kesin bir cevap ver.
Above all, logic requires precise definitions.
 - Her şeyden önce, mantık kesin tanımlar gerektirir.
Precise measurements are required.
 - Kesin ölçümler gerekli.
Certainly, I like playing cards.
 - Kesinlikle,kart oynamayı severim.
You can certainly swim in the lake, but there is no sense in doing so.
 - Gölde kesinlikle yüzebilirsin fakat öyle yapmanın anlamı yok.
He needs to make an accurate report of the case.
 - Onun davanın kesin bir raporunu hazırlaması gerekiyor.
He made an accurate report of the incident.
 - Olayla ilgili kesin bir rapor hazırladı.
The court's decision is final.
 - Mahkemenin kararı kesindir.
Plans haven't yet been finalized.
 - Planlar henüz kesinleşmiş değil.
It is absolutely impossible to do so.
 - Öyle yapmak kesinlikle imkansızdır.
I looked down and had absolutely nothing to say.
 - Aşağı baktım ve kesinlikle söyleyecek hiçbir şeyim yoktu.
The definitive answer is no.
 - Kesin cevap hayırdır.
Jefferson believed firmly in the value of education.
 - Jefferson eğitimin değerine kesin olarak inanıyordu.
I'm firmly opposed to corporal punishment.
 - Ben işkenceye kesin olarak karşıyım.
It's great! You'll laugh for sure.
 - O harika! Kesinlikle güleceksiniz.
Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages.
 - Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur.
It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges.
 - Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.
Tom should definitely ask for Mary's opinion.
 - Tom kesinlikle Mary'nin fikrini sormalıdır.
This method is sure to work.
 - Bu metot kesin çalışacaktır.
Your plan is sure to succeed.
 - Senin planın başarılı olacağı kesin.
Precision in measurement is important.
 - Ölçümde kesinlik önemlidir.
Sami fired and shot the intruder with precision.
 - Sami ateş etti ve izinsiz giren kişiyi kesin bir şekilde vurdu.
The weather will be good tonight for sure.
 - Hava bu gece kesinlikle iyi olacak.
Tom can't say for sure how many times Mary has been to Boston.
 - Tom Mary'nin kaç kez Boston'da bulunduğunu kesin olarak söyleyemez.
Such a plan is bound to fail.
 - Öylesine bir plan kesin başarısız olacaktır.
He is bound to pass the test.
 - O kesinlikle sınavı geçecek.
Smoking is strictly forbidden here.
 - Burada sigara içmek kesinlikle yasaktır.
This is strictly between us.
 - Bu kesinlikle aramızdadır.
You'll be absolutely safe.
 - Kesinlikle güvende olacaksın.
Tom was perfectly safe.
 - Tom kesinlikle güvendeydi.
The evidence is fairly conclusive.
 - Kanıtlar oldukça kesin.
He rejected our demand flatly.
 - Talebimizi kesin bir şekilde reddetti.
When your friends begin to flatter you on how young you look, it's a sure sign you're getting old.
 - Arkadaşların sana ne kadar genç göründüğünle ilgili iltifat etmeye başlarsa, bu yaşlandığına dair kesin bir işarettir.
Tom certainly doesn't have a very good sense of direction.
 - Tom'un kesinlikle çok iyi bir yön duyusu yok.
It's as sure as death.
 - Bu, ölüm kadar kesindir.
I categorically refused.
 - Kesin bir dille reddettim.
I am categorically opposed to the company declaring bankruptcy.
 - Ben şirketin iflas ilan etmesine kesin bir biçimde karşıyım.
He decided to give up smoking once and for all.
 - Sigara içmekten kesin olarak vazgeçti.
The atmosphere in the room was decidedly frosty.
 - Odadaki atmosfer kesinlikle soğuktu.
If you go to Beijing, definitely have a look at Tiananmen Square.
 - Beijing'e gideceksen, kesinlikle Tiananmen Meydanı'na bir bak.
The most important figure of mathematics of the nineteenth century is, undoubtedly, Gauss.
 - On dokuzuncu yüzyılın matematiğinin en önemli figürü kesinlikle, Gauss.
Tom certainly deserves a round of applause.
 - Tom kesinlikle bir tur alkış hak ediyor.
Are you absolutely positive?
 - Kesinlikle olumlu musun?
You look positively haggard.
 - Sen kesinlikle bitkin görünüyorsun.