kazancı

listen to the pronunciation of kazancı
Turkish - English
coppersmith
stoker, fireman
maker, repairer, or seller of kettles or boilers
boilermaker
boiler man
kazanç
{i} income

Tom and Mary save over half of their income each year. - Tom ve Meryem her yıl kazançlarının yarısından fazlasını biriktirir.

kazanç
acquisition

The consolidation of the industry continues with today's acquisition. - Sanayinin konsolide edilmesi, bugünkü kazançla devam ediyor.

kazanç
{i} earnings

He called for a tax on earnings. - O kazançlarla ilgili vergi talep etti.

A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty. - Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.

kazanç
gain

We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain. - Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.

I'm not interested in material gains. - Ben maddi kazançlarla ilgilenmiyorum.

kazancı sermaye yapmak
plough back
kazancı sermaye yapmak
plow back
kazancı yerinde
well earned
kazanç
{i} capital
kazanç
{i} yield

The investment now yields him 6%. - Yatırım şimdi ona % 6 kazanç sağlıyor.

kazanç
benefit

Ill-gotten gains never benefit anyone. - Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.

kazanç
{i} increment
elden çıkarma kazancı
(Ticaret) gain on disposal
kazanç
pertinent
kazanç
margin
kazanç
revenue
kazanç
(Ticaret) avail
kazanç
good

I made a good profit by selling my car. - Arabamı satarak iyi bir kazanç elde ettim.

kazanç
(Ticaret) returns
kazanç
gest
kazanç
asset
kazanç
(Biyokimya) recovery
kazanç
buy

We could buy a nice house with our winnings. - Kazançlarımızla güzel bir ev alabiliriz.

kazanç
saving
kazanç
acquired

Acquired by sin - there's no profit within. - Helal yoldan kazanılmayan kazanç, kazanç değildir.

kurucu kazancı
(Ticaret) founder profit
kazanç
{i} credit
kazanç
takings
kazanç
return
kazanç
emolument
kazanç
proceeds

Proceeds go to charity. - Kazançlar hayır işlerine gidiyor.

kazanç
bread
kazanç
profit

Although the economy is weak, some companies are still making a profit. - Ekonomi zayıf olmasına rağmen, bazı şirketler hâlâ kazanç sağlıyor.

Acquired by sin - there's no profit within. - Günahla kazanılırsa, onda herhangi bir kazanç olmaz.

kazanç
gains

Ill-gotten gains are short-lived. - Haksız kazançlar kısa ömürlüdür.

I'm not interested in material gains. - Ben maddi kazançlarla ilgilenmiyorum.

anten kazancı
antenna gain, aerial gain
ekleme kazancı
insertion gain
faiz kazancı
(Ticaret) interest earned
gerilim kazancı
voltage gain
güç kazancı
power gain
istihbarat kazancı/kaybı
(Askeri) intelligence gain/loss
kazanç
gainings
kazanç
receipt
kazanç
convenience
kazanç
grist

It's all grist for its magic mill. - Onun sihirli tesisi için tüm kazanç bu.

kazanç
profit, gain, income, earnings, takings, proceeds, emolument ; acquisition; advantage, benefit, gain
kazanç
revenues
kazanç
gain; earnings; profit
kazanç
winnings

We could buy a nice house with our winnings. - Kazançlarımızla güzel bir ev alabiliriz.

kazanç
(Hukuk) earning, gain
kazanç
advantage, benefit
kazanç
make

Ill-gotten gains are short-lived. The only way to make real money is to earn every penny. - Haksız kazançlar kısa ömürlüdür.Gerçek para yapmanın tek yolu her kuruşu kazanmaktır.

All you need is a little legerdemain in your accounting to make people think your company is profitable. - İnsanlara şirketinin kazançlı olduğunu düşündürmek için yapman gereken tek şey küçük bir hokkabazlık.

kazanç
acquirement
kazanç
melon
kazanç
avails
kazanç
spoil
kazanç
winning

We could buy a nice house with our winnings. - Kazançlarımızla güzel bir ev alabiliriz.

kurum kazancı
(Ticaret) profit of company
kuvvet kazancı
mechanical advantage
köprüleme kazancı
bridging gain
kısa günün kârı/kazancı az olur
(Atasözü) If you only spend a little time working on something, you can't expect to benefit very much from it
mavi kazancı
(Bilgisayar) blue gain
nakit kazancı
(Ticaret) cash gain
navlun kazancı
(Ticaret) dispatch earning
prim kazancı
(Ticaret) bonus earning
reel faiz kazancı
(Ticaret) actual interest yield
sermaye kazancı vergisi
capital gains tax
transmisyon kazancı
transmission gain
yıl sonu kazancı
(Ticaret) year-end earning
ısı kazancı
heat gain
Turkish - Turkish
Kazan yapan, satan veya onaran usta
Kazanı ateşleyen kimse, ateşçi
(Osmanlı Dönemi) MÜRECCİL
kazanç
(Osmanlı Dönemi) kâr
Kazanç
temettü
kazanç
Satılan bir mal, yapılan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, temettü
kazanç
Yarar, çıkar, kâr
kazanç
Yarar, çıkar, kâr: "Yarı keyif, yarı kazanç için balıkçılık sanatında karar kılmıştı."- S. F. Abasıyanık
kazancı
Favorites