karşılaştırmak

listen to the pronunciation of karşılaştırmak
Turkish - English
{f} contrast
match
confront
balance
check against
confront smb. with
to compare, to contrast; to confront with; to match
class with
set against
check
crosscheck
to cause (chemicals) to react
parallel
to bring (people) face to face
(yazı) collate
to compare
{f} oppose
match against
hold a candle to
confront somebody with
compare with
chuck together
measure
(Kimya) process
bench marking
align
confront with
collate
{f} compare
in front of
karşılaştırma
comparison

They did a DNA comparison to see if the body was Tom's. - Onlar cesedin Tom'a ait olup olmadığını anlamak için bir DNA karşılaştırması yaptılar.

Comparisons are difficult. - Karşılaştırmalar zordur.

karşılaştırma
comparision
karşılaştır
compare

Compared to New York, Tokyo is a much safer place. - New York ile karşılaştırıldığında, Tokyo çok daha güvenli bir yerdir.

Compare your translation with the one on the blackboard. - Çevirini tahtada olanla karşılaştır.

karşılaştır
match against
karşılaştırma
checking
karşılaştırma
benchmark
karşılaştırma
contrast
karşılaştırma
(Politika, Siyaset) benchmarking
karşılaştır
{f} contrasting
karşılaştır
{f} comparing

You're comparing apples and oranges! - Sen elmalarla portakalları karşılaştırıyorsun!

You're comparing apples with oranges. - Sen elmaları portakallarla karşılaştırıyorsun.

karşılaştır
{f} collated
karşılaştır
{f} compared

We compared his work with hers. - Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.

Spring has come later this year compared with last year. - Geçen yılla karşılaştırıldığında bahar bu yıl geç geldi.

karşılaştırma
{i} comparing
karşılaştırma
collation
karşılaştırma
reference
karşılaştır
(Bilgisayar) reconcile
karşılaştırma
analogy

Your analogy isn't correct. - Senin karşılaştırman doğru değil.

karşılaştırma
crosscheck
karşılaştırma
check
karşılaştırma
comparison, contrast
karşılaştırma
(Biyoloji) matching
Turkish - Turkish
Kişi veya nesnelerin benzer veya ayrı yanlarını incelemek için kıyaslamak, mukayese etmek
Karşılaştırma işini yaptırmak
Giysinin bir yanına yapılan işlemi, eşitlik sağlamak amacıyla öbür yanında uygulamak
Dikişte giysinin bir yanına yapılan işlemi, eşitlik sağlamak amacıyla öbür yanında uygulamak
(Osmanlı Dönemi) TATBİK
Karşılaştırma
(Osmanlı Dönemi) TEKAZ
karşılaştırma
Kişi veya nesnelerin benzer veya aynı yanlarını incelemek için kıyaslama, mukayese
karşılaştırmak
Favorites