kısım kısım

listen to the pronunciation of kısım kısım
Turkish - English
fragmentary
in parts, in sections
bitty
(deyim) in dribs and drabs
(deyim) by dribs and drabs
fascicle
kısım
part

They could not agree on some parts of it. - Onun bazı kısımları üzerinde anlaşamadı.

I visited many parts of England. - İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.

kısım
section
kısım
portion

Just a small portion. - Sadece küçük bir kısım.

kısım
division
baş kısım
heading
büyük kısım
body
kısım
(Ticaret) component
(ülke) iç kısım
inland
arka kısım
tail
esas kısım
body
etli kısım
(Gıda) flesh
kısım
bowel
kısım
inside
kısım
instalment
kısım
zone

Parts of the city looked like a disaster zone following the storm. - Fırtınadan sonra şehrin bazı kısımları afet alanı gibiydi.

kısım
branch
kısım
proportion
kısım
arm
kısım
installment
kısım
(İnşaat) subsection
kısım
offtake
kısım
break
kısım
(Tıp) moiety
kısım
chamber
kısım
(Kanun) tranche
kısım
portio

Just a small portion. - Sadece küçük bir kısım.

kısım
stretch
kısım sonu
(Bilgisayar) end of section
reel kısım
(Matematik) real part
seçili kısım seçim
(Bilgisayar) selection
kısım
neb
etli kısım
pulp
sekizde birlik kısım
eighth
aşağı kısım
the bottom
kısım amiri
Section chief
altmışta birlik kısım
sixtieth
alttan kesilmiş kısım
undercut
ana kısım
corpus
aşınmış kısım
abrasion
bağdokusundan oluşan kısım
stroma
beşinci kısım
fifth
boncuklu kısım
beading
boyna benzer kısım
cervix
dar kısım
small
devrik kısım
turndown
dip kısım
butt
doksanda bir kısım
ninetieth
dış kısım
outer section
en iyi kısım
the best part
en iyi kısım
titbit
en iyi kısım
cream
en iyi kısım
the fat
en özlü kısım
quintessence
esas kısım
module
fazla kısım
surplusage
fizik tedavi kısım şefi
(Askeri) chief physical therapist
geri kalan kısım
remainder
geçerli kısım
(Bilgisayar) current section
geçiş yolu kısmı, güçlendirilmemiş (ara kısım)
(Askeri) (I) causeway section, nonpowered (intermediate)
hareketli kısım
walking part
kısım
within
kısım
bowels
içeri kıvrık kısım
involution
kare kısım
canton
kısım
segment
kısım
compartment
kısım
fragment
kısım
part, portion, piece; section, division; kind
kısım
group
kısım
episode
kısım
chapter
kısım
part, portion, section, division
kısım
member
kısım
kind: kadın kısmı womankind
kısım başlığı
(Bilgisayar) chapter heading
kısım başlığı
(Bilgisayar) section heading
kısım kol düzeni
(Askeri) section column
kısım konu başlığı
(Bilgisayar) section title
kısım mühendisi
section engineer
kısım yürüyüş kolu
(Askeri) section column
kıç kısım
(Askeri) afterpart
merkez kısım amiri
(Askeri) adjutant
metne ilave edilen kısım
run in
on dokuzda bir kısım
nineteenth
orta kısım
waist
orta kısım
centre piece [Brit.]
orta kısım
heart
orta kısım
middle
pencereli üst kısım
(yapı) clerestory
plastik kısım
plastical body
seksende birlik kısım
eightieth
seçme kısım
elite
son kısım
tag end
son kısım
tailpiece
son kısım
last part
son kısım
fag end
süngerlerde cinsiyetsiz üretken kısım
gemmule
sürülmemiş kısım
balk
sınırları çizilen kısım
intercept
tehlikeli kısım
(Askeri) danger space
telli kısım çavuşu
(Askeri) wire chief
temel kısım
part and parcel
tepe kısım
spire
kısım
head
kısım
tip
yapraklı kısım
greens
yuvarlak kısım
lobe
ön kısım
(araba) snout
üst kısım
headpiece
üst kısım
deck
üst kısım
roof
Turkish - Turkish
Ayrı ayrı, bölük bölük
KISIM
(Osmanlı Dönemi) Kapalı avucunun alabildiği miktar
KISIM
(Osmanlı Dönemi) (Kısm) Bir parça, bölük, takım, kesim
kısım
Bir cinsten veya meslekten olanların tümü: "Kadın kısmı tutunacak yer ister, güvenecek yer ister."- Z. Selimoğlu. Şube, kol, dal
kısım
Bir cinsten veya meslekten olanların tümü
kısım
Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim
kısım
Şube, kol, dal
kısım
Avuç dolusu
kısım
Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim: "Şimdi hayatının rol oynamaya lüzum görmediği kısımlarına, yani onun ev hayatına geliyorum."- R. N. Güntekin
kısım kısım
Favorites