Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.
 - This is the age of information, and computers are playing an increasingly important role in our everyday life.
O gittikçe çılgın oldu!
 - He became increasingly demented!
O, giderek daha çok kaygılanıyordu.
 - He was getting increasingly anxious.
Artan bir şekilde yardımına ihtiyacım var.
 - I increasingly need your help.
Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor.
 - Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.
Avrupa'da bir kamusal alan eksikliği giderek şiddetle hissedilmektedir.
 - The lack of a public sphere in Europe is being felt increasingly keenly.
Tom arkadaş çevresinden gitgide soyutlanmıştı.
 - Tom was increasingly isolated of his circle of friends.
Bu, pazar payımızı artırmak için büyük bir fırsat.
 - This is a great opportunity to increase our market share.
Bu makale, kelime hazinesini artırmak isteyenler için öneriler içerir.
 - This article contains tips for those who are eager to increase their vocabulary.
Arabaların sayısı artmakta.
 - The number of cars is on the increase.
Dünyanın nüfusu bir yılda yüzde iki oranında artmaktadır.
 - The population of the world increases at a rate of two percent a year.
Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
 - This company uses cheap labor to increase its profit margins.
Fiyatı arttırmak isterim.
 - I would like to increase the price.
Nüfus artışı ciddi bir sorundur.
 - The increase of the population is a serious problem.
Nüfusta sürekli bir artış vardı.
 - There was a steady increase in population.
Dünyanın nüfusu bir yılda yüzde iki oranında artmaktadır.
 - The population of the world increases at a rate of two percent a year.
Trafik kazalarının sayısı artmaktadır.
 - There has been an increase in the number of traffic accidents.
Kârlarımızı yükseltmek için ne yapabiliriz?
 - What can we do to increase our profits?
Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
 - This company uses cheap labor to increase its profit margins.
Onlar Tom'un dozajını arttırdılar.
 - They've increased Tom's dosage.
Günümüzde Avrupa ülkelerinin çoğunluğu sosyal demokratlar tarafından yönetilir ama aşırı sağda gözle görülür bir yükseliş var.
 - Nowadays, the majority of European countries is ruled by social democrats, but there is a noticeable increase of right-wing extremism.
İthalatın ani yükselişine şaşırdık.
 - We were surprised by a sudden increase in imports.
Dünya nüfusu yükselme eğilimindedir.
 - The world's population tends to increase.
Yurtdışına giden öğrencilerin sayısı artmaktadır.
 - The number of students going abroad is on the increase.
Trafik kazalarının sayısı artmaktadır.
 - There has been an increase in the number of traffic accidents.
Gelecek yıl maaşlara zam yapılacak ama enflasyon yüzünden zammın çoğu eriyecek.
 - Next year, the wages do increase, but most of the increase will disappear due to inflation.
Zaman geçerken bilgelik artar.
 - As time passes, wisdom increases.
Kelime haznemi artırmak istiyorum.
 - I want to increase my vocabulary.
O, maaşının artırılmasını talep etti.
 - He demanded that his salary be increased.
Fiyat artışları reel ve nominal büyüme oranları arasındaki farkı açıklar.
 - Price increases explain the difference between the real and nominal growth rates.
I need your help more and more.
 - I increasingly need your help.
... But I think increasingly, that's something we're going ...
... Because search is increasingly looking like a ...