Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir.
- This factory manufactures automobile parts.
Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır.
- Death is an integral part of life.
İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
- I visited many parts of England.
Onun bazı kısımları üzerinde anlaşamadı.
- They could not agree on some parts of it.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
- The police regarded him as a party to the crime.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
- Both parties opposed war.
Bu yol deprem sonucu kısmen yıkıldı.
- This road was partly destroyed in consequence of the earthquake.
Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.
- I partly agree with you.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Yarın partiye gelecekmisin?
- Will you come to the party tomorrow?
Görevimi yapmayı planlıyorum.
- I plan on doing my part.
Tom zaten görevini yaptı.
- Tom has already done his part.
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
- A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
- The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
- I will love you for better for worse till death us do part.
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
- The seats were reserved for the party.
O, evinden ayrılmak zorunda kaldı.
- He had to part with his house.
O, evinden ayrılmak istemedi.
- He didn't want to part with his house.