Please mark the correct answer.
- Lütfen doğru cevabı işaretleyiniz.
The cattle are marked with brands.
- Sığırlar damgalarla işaretlenirler.
What do these markings mean?
- Bu işaretlemeler ne anlama geliyor?
The teacher is busy marking papers.
- Öğretmen kağıtları işaretlemekle meşgul.
We have explained that HTML is, as a basic rule, elements marked up with open and close tags.
- Biz HTML'nin, temel bir kural olarak, açık ve kapalı etiketlerle işaretlenmiş elementler olduğunu açıkladık.
Tom marked a sentence with a yellow highlighter.
- Tom bir cümleyi sarı bir fosforlu kalemle işaretledi.
I need three markers.
- Üç tane işaretleyiciye ihtiyacım var.
Tom doesn't understand social cues.
- Tom sosyal işaretleri anlamıyor.
The teacher is busy marking papers.
- Öğretmen kağıtları işaretlemekle meşgul.
There was only a simple white cross to mark the soldier's tomb.
- Askerin mezarını işaretlemek için yalnızca basit bir beyaz haç vardı.
Stand by for my signal.
- İşaretim için beklemede kalın.
The policeman signaled me to stop.
- Polis durmam için işaret etti.
She put a red ribbon on her umbrella as a mark.
- O, şemsiyesine bir işareti olarak kırmızı bir kurdele koydu.
Mark the right answer.
- Doğru cevabı işaretleyin.
He signaled that I should follow him.
- O, benim onu izlemem gerektiğinin işaretini verdi.
Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
- Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
Tom gestured for Mary to go inside.
- Tom Mary'nin içeri girmesi için işaret etti.
Tom gestured Mary to go ahead.
- Tom Mary'nin önde gitmesi için işaret etti.
The cursing tongue is an indication of a bad heart.
- Küfürlü dil, kötü bir kalbin işaretidir.
I see no indication of that ever happening.
- Onun olup bittiğine dair bir işaret görmüyorum.
There was only a simple white cross to mark the soldier's tomb.
- Askerin mezarını işaretlemek için yalnızca basit bir beyaz haç vardı.
The old German mail carrier did not want to touch the package marked gift.
- Yaşlı Alman posta taşıyıcı hediye işaretli pakete dokunmak istemedi.
Are there any landmarks?
- Doğal sınır işaretleri var mı?
What do these markings mean?
- Bu işaretlemeler ne anlama geliyor?
The teacher is busy marking papers.
- Öğretmen kağıtları işaretlemekle meşgul.
I motioned to her not to smoke.
- Ona sigara içmemesini elle işaret ettim.
He motioned me to stand up.
- O, ayağa kalkmam için eli ile işaret etti.
The advent of the euro is the beacon for the new millennium.
- Euronun gelişi yeni binyılın işaretidir.
The hand has five fingers: the thumb, the index finger, the middle finger, the ring finger, and the pinky.
- Elin beş parmağı var: başparmak, işaret parmağı, orta parmak, yüzük parmağı ve serçe parmak.
His index finger is shorter than his ring finger.
- Onun işaret parmağı yüzük parmağından daha kısadır.
Tom signaled Mary with a nod.
- Tom başını sallayarak Mary'ye işaret etti
A nod is a sign of agreement.
- Bir baş sallama bir onay işaretidir.