Please mark the correct answer.
- Lütfen doğru cevabı işaretleyiniz.
The answer was marked wrong.
- Cevap yanlış işaretlendi.
There is a fence marking the boundary between our yard and the neighbor's.
- Bizim ve komşunun avlusu arasındaki sınırı işaretlemek için bir çit vardır.
What do these markings mean?
- Bu işaretlemeler ne anlama geliyor?
The cattle are marked with brands.
- Sığırlar damgalarla işaretlenirler.
The answer was marked wrong.
- Cevap yanlış işaretlendi.
I need three markers.
- Üç tane işaretleyiciye ihtiyacım var.
Tom doesn't understand social cues.
- Tom sosyal işaretleri anlamıyor.
The teacher is busy marking papers.
- Öğretmen kağıtları işaretlemekle meşgul.
There is a fence marking the boundary between our yard and the neighbor's.
- Bizim ve komşunun avlusu arasındaki sınırı işaretlemek için bir çit vardır.
This signal means don't walk.
- Bu işaret yürüme anlamına gelir.
We must pay attention to traffic signals.
- Trafik işaretlerine dikkat etmeliyiz.
The answer was marked wrong.
- Cevap yanlış işaretlendi.
Mark the right answer.
- Doğru cevabı işaretleyin.
Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
- Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
What does this sign mean?
- Bu işaret ne anlama geliyor?
Tom gestured Mary to go ahead.
- Tom Mary'nin önde gitmesi için işaret etti.
He responded by giving the OK gesture.
- EVET işareti vererek yanıtladı.
The cursing tongue is an indication of a bad heart.
- Küfürlü dil, kötü bir kalbin işaretidir.
I see no indication of that ever happening.
- Onun olup bittiğine dair bir işaret görmüyorum.
There was only a simple white cross to mark the soldier's tomb.
- Askerin mezarını işaretlemek için yalnızca basit bir beyaz haç vardı.
The old German mail carrier did not want to touch the package marked gift.
- Yaşlı Alman posta taşıyıcı hediye işaretli pakete dokunmak istemedi.
Are there any landmarks?
- Doğal sınır işaretleri var mı?
There is a fence marking the boundary between our yard and the neighbor's.
- Bizim ve komşunun avlusu arasındaki sınırı işaretlemek için bir çit vardır.
The teacher is busy marking papers.
- Öğretmen kağıtları işaretlemekle meşgul.
Tom motioned for Mary to enter.
- Tom Mary'nin girmesi için el ile işaret etti.
I motioned to her not to smoke.
- Ona sigara içmemesini elle işaret ettim.
The advent of the euro is the beacon for the new millennium.
- Euronun gelişi yeni binyılın işaretidir.
The hand has five fingers: the thumb, the index finger, the middle finger, the ring finger, and the pinky.
- Elin beş parmağı var: başparmak, işaret parmağı, orta parmak, yüzük parmağı ve serçe parmak.
His index finger is smaller than his ring finger.
- Onun işaret parmağı, yüzük parmağından daha küçüktür.
Tom signaled Mary with a nod.
- Tom başını sallayarak Mary'ye işaret etti
A nod is a sign of agreement.
- Bir baş sallama bir onay işaretidir.