For health and pleasure!
- Sağlık ve lezzet için!
I like to play sport for fun not for competition.
- Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
He only paid ten dollars for that shirt.
- Şu gömlek için sadece on dolar ödedi.
He began to work for that company last year.
- O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.
She has a negative attitude toward life.
- Her şeyi düşürdüm ve bunun için Boston'dan çıkan ilk uçağı yakaladım.
We should all strive for equality amongst ourselves and towards animals.
- Biz hepimiz kendi aramızda ve hayvanlara karşı eşitlik için çabalamalıyız.
Since it was raining, we stayed at home.
- Yağmur yağdığı için evde kaldık.
Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
- 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish.
- Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.
In the end, because of the disease, he became unable to walk and had to use a motorized wheelchair to get around.
- Sonunda, hastalıktan dolayı yürüyemez hale geldi ve gezinmek için motorlu tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldı.
I couldn't get out of my garage because there was a car in the way.
- Yolda bir araba olduğu için garajımdan çıkamadım.
Because she was out of the country, she used Skype frequently.
- O, ülke dışında olduğu için sık sık Skype kullandı.
In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.
- Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
It's too late to shut the barn door after the horse is stolen.
- At çalındıktan sonra ahırın kapısını kapatmak için çok geç.
In order to know a man, you have only to travel with him a week.
- Bir insanı tanımak için, onunla sadece bir hafta seyahat etmelisin.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
- Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
He ran, so as to arrive on time.
- O, zamanında varmak için koştu.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
- Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
I'm looking forward to seeing you.
- Seni görmek için can atıyorum.
I'm looking forward to seeing you again soon.
- Ben kısa sürede sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.
She cannot attend school on account of illness.
- O, hasta olduğu için okula gidemiyor.
He could not take examination on account of his illness.
- Hasta olduğu için sınava giremedi.
Tom is happier now that Mary has left.
- Mary gittiği için, Tom daha mutlu.
Now that he's retired, Yves can look forward to a contented and placid life.
- O şimdi emekli, Yves memnun ve sakin bir yaşam için sabırsızlanabilir.
Seeing that it is raining, you had better stay home.
- Yağmur yağdığı için evde kalsan iyi olur.
I took a bus so as not to be late for my appointment.
- Randevuma geç kalmamak için otobüse bindim.
He hurried so as to be in time for the train.
- Trene zamanında yetişmek için acele etti.
We should all strive for equality amongst ourselves and towards animals.
- Biz hepimiz kendi aramızda ve hayvanlara karşı eşitlik için çabalamalıyız.
She got her hair cut because she likes it not because she had lost her love towards it.
- O,ona karşı sevgisini kaybettiği için değil onu sevdiği için saçını kestirdi.
They had been working together for common interests.
- Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar.
Thank you for your interest.
- İlginiz için teşekkür ederim.
Thank you very much for everything. He wrote it down lest he should forget it.
- Her şey için çok teşekkür ederim. O unutmasın diye onu yazdı.
Work quietly lest you disturb others.
- Başkalarını rahatsız etmemek için sessizce çalışın.
Tom is the kind of guy that argues for fun.
- Tom zevk için tartışan insan türüdür.
Don't come to school just for fun.
- Sadece zevk için okula gelmeyin.
She bitterly regretted having said something that displeased her mother-in-law.
- O, kaynanasını gücendiren bir şey söylediği için için için pişman oldu.
Tom is expected to arrive momentarily.
- Tom'un bir an için varması bekleniyor.
Tom was momentarily silent.
- Tom bir an için sessizdi.
I'm getting too old for this.
- Bunun için çok yaşlanıyorum
We cannot praise him highly enough for this.
- Bunun için onu ne kadar övsek azdır.
Couples don't usually hold hands in public here.
- Çiftler burada halk içinde genellikle el ele tutuşmazlar.
Why don't you like to speak in your language in public?
- Neden dilinizi halk içinde konuşmaktan hoşlanmıyorsunuz?
Shall I cook dinner for you?
- Senin için akşam yemeği pişireyim mi?
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
It's going to be six dollars because it's international.
- Bu, uluslararası olduğu için altı dolar olacak.
I like him not because he is kind but because he is honest.
- Onu kibar olduğu için değil ama onurlu olduğu için seviyorum.