In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings!
 - Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.
I thought it was marvelous.
 - Onun harika olduğunu düşündüm.
I've never seen such a wonderful sunset.
 - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend.
 - Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.
Thank you for the wonderful gift.
 - Harika hediye için teşekkürler.
I've never seen such a wonderful sunset.
 - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
 - Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
Everyone crowded around the fantastic dancer.
 - Herkes harika dansçının etrafına toplandı.
There really was an Alice, but Wonderland is a figment of the imagination.
 - Gerçekten bir Alice vardı, fakat Harikalar Diyarı hayal gücünün bir uydurmasıdır.
The dress is absolutely gorgeous.
 - Elbise kesinlikle harika.
Isn't her ring gorgeous?
 - Yüzüğü harika değil mi?
I hope you're having a fabulous day and we need to celebrate our birthdays together soon!
 - Harika bir gün yaşadığınızı umuyorum ve yakında birlikte doğum günlerimizi kutlamamız gerekiyor!
We spent a fabulous day in the woods.
 - Ormanda harika bir gün geçirdik.
I thought it was cool.
 - Onun harika olduğunu düşündüm.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
 - Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
The beautiful color of the sky soon faded away.
 - Gökyüzünün harika rengi az sonra yok oldu.
Isn't it a beautiful day for a picnic?
 - Piknik için harika bir gün, değil mi?
When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool.
 - On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.
How wonderful were the good old days.
 - Eski güzel günler ne kadar harikaydı.
This pilaf tastes great!
 - Bu pilavın harika tadı var.
I've got some great ideas but I need money.
 - Birkaç harika fikrim var ama paraya ihtiyâcım var.
Tom did a splendid job.
 - Tom harika bir iş yaptı.
You did an incredible job.
 - Harika bir iş yaptın.
For children, this world is full of wonders and miracles.
 - Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
You've done a superb job.
 - Harika bir iş yaptın.
In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings!
 - Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.
I thought it was marvelous.
 - Onun harika olduğunu düşündüm.
Tom is a child prodigy.
 - Tom harika bir çocuk.
Oh, Mary, you look terrific!
 - Ah, Mary, harika görünüyorsun!
This all sounds great.
 - Bunun hepsi harika görünüyor.
I really do feel phenomenal now.
 - Şu an gerçekten harika hissediyorum.
I love living in this marvellous town.
 - Bu kadar harika bir kentte yaşamayı seviyorum.
I don't know what it was, but it was marvellous!
 - Onun ne olduğunu bilmiyordum ama harikaydı!
The human brain is a wondrous thing. It works until the moment you stand up to make a speech.
 - İnsan beyni harika bir şeydir. Konuşmak için sen ayakta kalana kadar çalışır.