There is nothing like cold beer on a hot day.
- Sıcak bir günde soğuk bir bira gibisi yok.
There's nothing like a good hot bath.
- İyi ve sıcak bir banyo yapmak gibisi yok.
It sounds like they're not going to leave.
- Ayrılmayacaklar gibi görünüyor.
The girl vanished like magic.
- Kız, sihir gibi kayboldu.
As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer.
- Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.
We were unsure what kind of person Tom would be and whether he would like to live in the same house as us.
- Tom'un ne tür bir insan olacağından ve bizim gibi aynı evde oturmayı isteyip istemeyeceğinden emin değildik.
We were unsure what kind of person Tom would be and whether he would like living in the same house as us.
- Tom'un ne tür bir insan olacağından ve bizim gibi aynı evde oturmayı isteyip istemeyeceğinden emin değildik.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
Seeing that movie is something like taking a trip to India.
- Filmi izlemek Hindistan'a bir yolculuk yapmak gibi bir şeydir.
We should make something like that.
- Bunun gibi bir şey yapmalıyız.
My friend doctored his ID to make it look like he was 18.
- Arkadaşım 18'indeymiş gibi göstermek için kimliğinde oynama yaptı.
Tom certainly doesn't look like he's over eighty.
- Tom kesinlikle seksenin üzerindeymiş gibi görünmüyor.
I'll do as you advise.
- Tavsiye ettiğiniz gibi yapacağım.
Either be as you seem or seem as you are.
- Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.
Between ourselves, he seems to be a homosexual.
- Aramızda kalsın, o bir homo gibi görünüyor.
Yaşam yaz çiçekleri, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.
- Hayat yaz çiçekleri, ölüm de güz yaprakları gibi güzel olsun.