The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
- Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
They worked hard in order to develop a new machine.
- Yeni bir makine geliştirmek için çok çalıştılar.
The priest tried to improve the people's morals.
- Rahip insanların maneviyatını geliştirmek için çalıştı.
Roosevelt worked hard to improve America's relations with Japan.
- Roosevelt, Amerika'nın Japonya ile ilişkileri geliştirmek için çok çalıştı.
Sports are effective to cultivate friendship.
- Sporlar dostluk geliştirmek için etkilidir.
All you have to do is to cultivate the ability to put yourself in the other fellow's place.
- Tek yapmanız gereken, kendinizi diğer arkadaşın yerine koyma yeteneğini geliştirmek.
I want to build up my vocabulary.
- Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
I'm prepared to do anything to better myself.
- Kendimi geliştirmek için her şeyi yapmaya hazırım.
I want to better myself.
- Kendimi geliştirmek istiyorum.
They implemented a communication policy so as to promote their new concept.
- Onlar yeni bir kavram geliştirmek için bir iletişim politikası uygulamıştır.
I want to build up my vocabulary.
- Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
I'm looking forward to your coming to Japan.
- Japonya'ya gelişini dört gözle bekliyorum.
We are all looking forward to your coming.
- Gelişinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.
She informed him of her arrival.
- O, gelişi hakkında onu bilgilendirdi.
Keiko informed him of her safe arrival.
- Keiko onun güvenli bir şekilde gelişini ona bildirdi.
For the sake of long-term interests, we have decided to sell the development department.
- Uzun vadeli çıkarların uğruna, biz geliştirme departmanını satmaya karar verdik.
The priest tried to improve the people's morals.
- Rahip insanların maneviyatını geliştirmek için çalıştı.
Tom is working hard to improve his English.
- Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
Trade between the two countries has been steadily growing.
- İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.
I want to build up my vocabulary.
- Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
Reading helps you build up your vocabulary.
- Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.
Legends of vampires flourish in the Balkans.
- Vampir efsaneleri Balkanlar'da gelişir.
The fine arts flourished in Italy in the 15th century.
- Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.
The story revolves around a mysterious adventure.
- Hikaye gizemli bir macera etrafında gelişiyor.
The tribe wasn't delighted about the advent of the peacemaker.
- Kabile arabulucunun gelişi hakkında memnun değildi.
Her studies contributed greatly to developing scientific research.
- Onun çalışmaları bilimsel araştırmayı geliştirmeye çok katkıda bulundu.
We had hopes of developing tourism on a big scale.
- Turizmi büyük çapta geliştirme umutlarımız vardı.
I want to build up my vocabulary.
- Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
Reading helps you build up your vocabulary.
- Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.
I'm interested in improving my French.
- Fransızcamı geliştirmekle ilgileniyorum.
I'm interested in improving my German.
- Almancamı geliştirmekle ilgiliyim.