fresh period of the day, cool period; early part

listen to the pronunciation of fresh period of the day, cool period; early part
English - Turkish

Definition of fresh period of the day, cool period; early part in English Turkish dictionary

fresh
{s} taze

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim. - Before going to work in Paris I must freshen up on my French.

Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır. - Flowers and trees need clean air and fresh water.

fresh
{s} körpe
fresh
fresh air camp açık hava kampı
fresh
yaş

Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar. - Fish such as carp and trout live in fresh water.

Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır. - Fish like carp and trout live in fresh water.

fresh
dirilik
fresh
kütür kütür
fresh
yorulmamış
fresh
dinç

Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim. - Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.

fresh
arsız
fresh
çiçeği burnunda
fresh
sulu
fresh
tatlı temiz
fresh
küstah

Bana karşı küstahlık yapma. - Don't be fresh to me.

fresh
rüzgârlı ve serin
fresh
kullanılmamış
fresh
toy
fresh
taze pişmiş

Bu dükkâna her ne zaman gitsem, taze pişmiş taiyaki kekleri satıyorlar. - Whenever I go to this store, they're selling freshly baked taiyaki cakes.

Taze pişmiş ekmek kokusunu severim. - I like the smell of freshly-baked bread.

fresh
{s} günlük
fresh
{s} yüzsüz
English - English
{i} fresh
fresh period of the day, cool period; early part
Favorites