O uzakta tatilde olamaz.
- She can't be away on holiday.
Karım uzaktayken zor durumdaydım.
- I am inconvenienced when my wife is away.
Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
- He had no choice but to run away.
Derhal yatmaya gitsen iyi olur, yoksa soğuk algınlığın daha da kötüleşir.
- You had better go to bed right away, or your cold will get worse.
Uzak bir yere gidelim.
- Let's go somewhere far away.
Tom'un güvenli bir yere gizlenmiş biraz parası var.
- Tom has some money stashed away.
Sanırım birkaç gün buradan uzaklaşmalıyız.
- I think we should get away from here for a few days.
O buradan hemen ayrıldı.
- She left here right away.
Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.
- I slept the whole afternoon away.