Henüz çadırımızı kurmak için iyi bir yer bulmadık.
 - I haven't found a good place to pitch our tent yet.
O bir dökümhanede çalışıyor.
 - He works in a foundry.
Bu tip dökümhane neredeyse on beş yıldır var olmadı.
 - This type foundry has not existed for almost fifteen years.
Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.
 - Scientists haven't found a cure for cancer yet.
Kitabı çok enteresan buldum.
 - I found the book very interesting.
Onunla konuşmaya çalıştığımda, ben her zaman kekelemekten ya da aptalca bir şey yapmaktan daha fazlasını yapamayacak kadar kendimi çok utangaç buldum.
 - When I tried to speak to her, I always found myself too shy to do more than stammer or say something stupid.
Tom her zaman Fuji Dağı'na çıkmak istemişti fakat şimdiye kadar, bunu yapmak için zaman bulamamıştı.
 - Tom had always wanted to climb Mt. Fuji, but until now, had not found the time to do so.