Henüz çadırımızı kurmak için iyi bir yer bulmadık.
 - I haven't found a good place to pitch our tent yet.
Bu tip dökümhane neredeyse on beş yıldır var olmadı.
 - This type foundry has not existed for almost fifteen years.
O bir dökümhanede çalışıyor.
 - He works in a foundry.
Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.
 - Scientists haven't found a cure for cancer yet.
Zebralar ve zürafalar bir hayvanat bahçesinde bulunurlar.
 - Zebras and giraffes are found at a zoo.
O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.
 - He was awarded a scholarship to do research for the foundation.
Tom her zaman Fuji Dağı'na çıkmak istemişti fakat şimdiye kadar, bunu yapmak için zaman bulamamıştı.
 - Tom had always wanted to climb Mt. Fuji, but until now, had not found the time to do so.