Definition of eritmek in Turkish English dictionary
- melt
Salt is used to melt snow.
- Tuz kar eritmek için kullanılır.
This truck puts salt on the road to melt the ice.
- Bu kamyon buzu eritmek için yola tuz koyar.
- dissolve
Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water.
- Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.
- fuse
- {f} fuze
- (Kimya) liquify
- liquefy
- smelt
- coalesce
- defrost
- smell
- (yağ) render
- (maden) smelt
- to emaciate
- whittle away
- thaw; reduce
- whittle off
- to melt, dissolve
- to devastate, destroy (someone)
- unfreeze
- to melt; to thaw; to dissolve; to fuse
- to squander, throw away (one's wealth), use up (all the money)
- eat into sth
- thaw
Salt is used to thaw ice.
- Tuz buzu eritmek için kullanılır.
- (Tıp) resolve
- (Tıp) lyze
- flux
- make a dent in
- render
- unsolder
- deice
- try
- found
- eritme
- melting
America is often referred to as a melting pot.
- Amerika genellikle eritme potası olarak anılır.
- eritmek (maden)
- smelt
- eritmek (metal)
- reduce
- buzunu eritmek
- defrost
- eritme
- flux
- eritme
- (Ticaret) smelting
- eritme
- (Askeri) corrosion
- eritme
- cast
- eritme
- (Gıda) thawing
- eritme
- fluxation
- eritme
- dissolving
- eritme
- resolution
- eri
- {f} thawing
The permafrost is thawing.
- Kutuplardaki buz tabakası eriyor.
- eri
- {f} fused
- eri
- {f} thaw
Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there.
- Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.
Salt is used to thaw ice.
- Tuz buzu eritmek için kullanılır.
- eri
- {f} dissolving
- eri
- {f} thawed
Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there.
- Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.
- eritme
- {i} defrost
- Eritme
- dissolution
- eri
- {f} melted
The following morning, the snowman was completely melted.
- Kardan adam ertesi sabah tamamen eridi.
When spring arrived, the snow melted.
- Bahar gelince kar eridi.
- eri
- melt
These ice cubes will melt soon.
- Bu buz küpleri kısa sürede eriyecek.
4. Heat the sesame oil in the wok and melt the butter.
- 4. Susam yağını wokta ısıtın ve tereyağını eritin.
- eri
- {f} melting
America is often referred to as a melting pot.
- Amerika genellikle eritme potası olarak anılır.
Glaciers around the world are melting.
- Dünya genelinde buzullar erimektedir.
- stok eritmek
- disinvest
- stokları eritmek
- disinvest
- eri
- {f} fuse
- eritme
- fusing
- eritme
- melting, dissolution
- eritme
- fusion
- eritme
- melt
Salt is used to melt snow.
- Tuz kar eritmek için kullanılır.
You have to melt chocolate in a double-boiler so it doesn't burn.
- Çikolatayı çift kazanda eritmeniz gerekir, böylece yanmaz.
- lehim makinesi ile eritmek
- fuse with solder
- mangiz eritmek
- slang to spend money like crazy
- stok eritmek
- deplete stock
- stok eritmek
- finish stock
- yeniden eritmek
- to remelt
