Definition of erimiş in Turkish English dictionary
- molten
She poured the molten lead into a funnel.
- O, erimiş kurşunu bir huniye döktü.
- (Fizik) liquefied
- molten stage
- melted
The snowman had melted completely by the next morning.
- Kardan adam ertesi sabaha kadar tamamen erimişti.
- fused
- thawed
- erimiş yağ dökmek
- baste
- erimiş kütle
- fusion
- erimiş maden oluğu
- sow
- eri
- {f} thawing
The permafrost is thawing.
- Kutuplardaki buz tabakası eriyor.
- eri
- {f} fused
- eri
- {f} thaw
The permafrost is thawing.
- Kutuplardaki buz tabakası eriyor.
Salt is used to thaw ice.
- Tuz buzu eritmek için kullanılır.
- eri
- {f} dissolving
- eri
- {f} thawed
Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there.
- Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.
- eri
- {f} melted
The sun came out and the ice melted.
- Güneş çıktı ve buz eridi.
Pour melted butter over the popcorn.
- Patlamış mısır üzerine eritilmiş tere yağını dökün.
- eri
- melt
The area around the melting ice cream was crawling with ants.
- Eriyen dondurmanın etrafındaki alan karıncalarla kaynıyordu.
When ice melts, it becomes liquid.
- Buz erirse, sıvı olur.
- eri
- {f} melting
Glaciers are melting because of global warming.
- Buzullar küresel ısınma nedeniyle eriyor.
A satellite was launched into orbit to monitor melting glaciers.
- Bir uydu eriyen buzulları izlemek için yörüngeye fırlatıldı.
- eri
- {f} fuse
