I've changed my website's layout.
- Ben web sitemin düzenini değiştirdim.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
Tom thought everything was in order.
- Tom her şeyin düzenli olduğunu düşündü.
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
He put his room in order.
- O, odasını düzenledi.
Tom called the meeting to order.
- Tom talimat vermek için toplantı düzenledi.
We need to change the system.
- Düzeni değiştirmemiz gerekiyor.
Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order.
- Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.
This arrangement is only temporary.
- Bu düzenleme sadece geçici.
Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town.
- Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.
I don't think Tom would like it very much if I used his electric beard trimmer without his permission.
- İzni olmadan onun elektrikli sakal düzenleyicisini kullanırsam Tom'un bundan çok hoşlanacağını sanmıyorum.
Tom took part in a scheme set by the police to capture the serial murderer.
- Tom seri katili yakalamak için polis tarafından düzenlenen bir entrikaya katıldı.
Tom warned the police about a scheme to assassinate the mayor.
- Tom belediye başkanına suikast düzenlemek için bir plan hakkında polisi uyardı.
The regulation was abolished, but then it was reenacted.
- Düzenleme kaldırıldı ama sonra yeniden yürürlüğe kondu.
Import regulations have been relaxed recently.
- İthalat düzenlemeleri son zamanlarda gevşetilmiştir.
Tom scheduled a last-minute meeting.
- Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
I have to organize my schedule before the end of the month.
- Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
The two stamp collectors arranged a trade.
- İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.
Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement.
- Emily, çay töreni ve çiçek düzenlemesi ile çok ilgileniyor.
Tom is being deceitful, isn't he?
- Tom düzenbaz oluyor, değil mi?
Tom is deceitful, isn't he?
- Tom düzenbaz, değil mi?
The Angkar regulated every moment of our lives.
- Yaşamımızın her anını düzenleyen Angkar'dı.
Hong Kong is the least regulated economy in Asia.
- Hong Kong Asya'daki en az düzenlenmiş ekonomidir.
Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
- Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
There is no regular boat service to the island.
- Adaya düzenli bir tekne servisi yoktur.
How often do you edit your profile?
- Ne sıklıkta profil düzenlersin?
He has some knowledge of editing.
- Düzenleme ile ilgili biraz bilgisi var.
Rain or shine, the athletic meet will be held.
- Her durumda, atletik karşılaşma düzenlenecek.
Tom wants to set up a meeting.
- Tom bir buluşma düzenlemek istiyor.
Why don't we set up a meeting for Monday.
- Pazartesi için neden bir toplantı düzenlemiyoruz?
The British have a lot of respect for law and order.
- İngilizlerin kanuna ve düzene çok saygıları var.
The police are responsible for the maintenance of law and order.
- Polis, kanun ve düzenin korunmasından sorumludur.
Adobe and Apple both have top-notch video editing programs.
- Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.
What's your favorite image editing software?
- En sevdiğiniz resim düzenleme yazılımı hangisi?
I am not going out because I have to tidy my room.
- Odamı düzenlemek zorunda olduğum için dışarı çıkmayacağım.
Tom works methodically.
- Tom düzenli olarak çalışır.
Tom is methodical, isn't he?
- Tom düzenli, değil mi?
Yuriko arranges flowers in her spare time.
- Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
The two stamp collectors arranged a trade.
- İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.
Traffic lights are used to regulate traffic.
- Trafik ışıkları trafiği düzenlemek için kullanılır.
Rice prices are regulated by the government.
- Pirinç fiyatları hükümet tarafından düzenlenir.
The President needs to sign a law regulating public spending.
- Başkanın kamu harcamalarını düzenleyen bir yasayı imzalanması gerekiyor.
He organized a summer rock festival.
- O, bir yaz rock festivali düzenledi.
Their house is organized according to Feng Shui.
- Evleri Feng Shui'ye göre düzenlendi.
Who organized that meeting?
- O toplantıyı kim düzenledi?
I think it's time for me to organize a party.
- Sanırım bir parti düzenlememin zamanıdır.
She spends more time organizing than I.
- O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.
I have to organize my schedule before the end of the month.
- Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
Tom scheduled a last-minute meeting.
- Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
Cosmos is the antithesis of chaos.
- Kaosun antitezi düzendir.
Cheer up! Everything will soon be all right.
- Neşelen! Her şey yakında düzene girecek.
Rightists often dislike regulatory legislation.
- Sağcılar çoğunlukla düzenleyici mevzuatı sevmezler.
They will get up a party for Tom's birthday.
- Onlar Tom'un doğum günü için parti düzenleyecekler.
Let's get up a party for Tom's birthday.
- Tom'un doğum günü için bir parti düzenleyelim.
I didn't make any adjustments.
- Herhangi bir düzenleme yapmadım.
Adobe and Apple both have top-notch video editing programs.
- Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.
The telethon is a French TV program organized every year to collect funds in order to finance medical research.
- Teleton tıbbi araştırmaları finanse etmek amacıyla para toplamak için her yıl düzenlenen bir Fransız televizyon programıdır.
We arranged the books according to size.
- Kitapları büyüklüklerine göre düzenledik.
They arranged a meeting.
- Onlar bir toplantı düzenlediler.