ciltli

listen to the pronunciation of ciltli
Turkish - English
bound
hardcover
hardback

The girl was carrying several books. Not textbooks, but thick hardback books. - Kız birkaç kitap taşıyordu. Ders kitapları değil, ama kalın ciltli kitaplar.

volumed
bound (usually hardbound)
hardbound
decker
cilt
skin

Ultraviolet rays can cause skin cancer. - Ultraviyole ışınları cilt kanserine neden olabilir.

Tanning can cause skin cancer. - Bronzlaşma, cilt kanserine neden olabilir.

ciltli kitap
hardback

The girl was carrying several books. Not textbooks, but thick hardback books. - Kız birkaç kitap taşıyordu. Ders kitapları değil, ama kalın ciltli kitaplar.

ciltli kitap
hardcover
cilt
skin (of a person)
cilt
binding, (hard) cover (of a book)
cilt
volume

This book comes in two volumes. - Bu kitap iki cilt halinde geliyor.

Father has 500 volumes. - Babamın 500 cilt kitabı var.

cilt
{i} tome
cilt
(Tıp) derm-
cilt
(Tıp) derma
cilt
(Tıp) dermis
karton ciltli kitap
paperback
cilt
half binding
bez ciltli
cloth bound
cilt
skin, complexion; binding; volume
cilt
of or relating to the skin
cilt
volume, tome
cilt
binder
cilt
complexion
cilt
hide; volume
cilt
(kitap) volume
cilt
derm
cilt
cutaneous
cilt
binding
cilt
vol
cilt
{i} hide
çok ciltli
voluminous
Turkish - Turkish
Ciltlenmiş olan
Cilt
deri
CİLT
(Osmanlı Dönemi) Bak: Cild
cilt
Formaları veya yaprakları birbirine dikilerek veya yapıştırılarak bir kitaba geçirilen deri, bez veya kâğıtla kaplı kapak: "Nakışlara, ciltlere, minyatürlere hayran kaldı."- Ö. Seyfettin
cilt
Bir eserin ayrı ayrı basılan bölümlerinden her biri: "İstanbul Ansiklopedisi'nin ilk dokuz cildinde bunların altmış yedi tanesi yer alır."- S. Birsel
cilt
Bir eserin ayrı ayrı basılan bölümlerinden her biri
cilt
Formaları veya yaprakları birbirine dikilerek veya yapıştırılarak bir kitaba geçirilen deri, bez veya kâğıtla kaplı kapak
cilt
Deri, ten