I want to ride a horse.
- Bir ata binmek istiyorum.
It can be dangerous for young people to ride motorcycles.
- Motorsiklete binmek gençler için tehlikeli olabilir.
Is it possible to get on the next flight?
- Bir sonraki uçağa binmek mümkün mü?
You must buy a ticket to get on the bus.
- Otobüse binmek için bir bilet almalısın.
Tom, aware that he would soon have to board the train to Boston, had passionately clung to Mary on the station platform.
- Az sonra Boston trenine binmek zorunda olacağının farkında olan Tom, peronda Meryem'e tutkuyla sarıldı.
May I have permission to board this ship?
- Bu gemiye binmek için izin alabilir miyim?
Tom was about to get into his car when he was shot.
- Tom vurulduğunda arabasına binmek üzereydi.
I'd rather walk than take a bus.
- Otobüse binmektense yürümeyi tercih ederim.
My car broke down, so I had to take a bus.
- Arabam bozuldu, bu yüzden bir otobüse binmek zorunda kaldım.
I like to ride on trains.
- Ben trenlere binmekten hoşlanırım.
He hurried in order to get the bus.
- Otobüse binmek için acele etti.
It's very hard getting a taxi in this city.
- Bu şehirde bir taksiye binmek çok zor.
Tom went for a bike ride.
- Tom bir bisiklete binmek için gitti.
Stupidity is riding a bike that doesn't have brakes.
- Aptallık frenleri olmayan bir bisiklete binmektir.
There are over seven thousand languages in the world.
- Dünyada yedi bini aşkın dil vardır.
Thousands of people were deceived by the advertisement.
- Binlerce insan, reklam yüzünden aldatıldı.
I don't like riding a bicycle very much.
- Bisiklete binmekten çok fazla hoşlanmıyorum.
Riding a bicycle without brakes is a stupid thing to do.
- Frenleri olmayan bir bisiklete binmek yapılacak aptalca bir şey.
Bicycling on this highway is very dangerous.
- Bu otoyolda bisiklete binmek çok tehlikelidir.
It can be dangerous for young people to ride motorcycles.
- Motorsiklete binmek gençler için tehlikeli olabilir.
It's fun to ride a motorcycle.
- Motosiklete binmek eğlencelidir.
I've always wanted to ride a horse.
- Her zaman bir ata binmek istemişimdir.
I want to ride a horse.
- Bir ata binmek istiyorum.
I have no more than one thousand yen.
- Bende bin yenden fazla yok.
This antique clock is worth one thousand dollars.
- Bu antika saat bin dolar değer.
I want to go horseback riding.
- Bir ata binmek istiyorum.
Horse riding is an expensive hobby.
- Ata binmek pahalı bir hobidir.
There are a thousand meters in a kilometer.
- Bir kilometre bin metredir.
Is this the embarkation card?
- Bu, gemiye binme kartı mı?
Let's get on the bus.
- Hadi otobüse binelim.
We get on and off the bus here.
- Otobüse burada bineriz ve ineriz.
I rode in a hot air balloon.
- Sıcak hava balonuna bindim.
We rode a boat to the island.
- Biz adaya giden tekneye bindik.
Has Tom ever ridden a horse?
- Tom hiç ata bindi mi?
Have you ever ridden a bicycle?
- Hiç bisiklete bindin mi?
I like to ride a horse now and then.
- Ara sıra ata binmeyi severim.
It can be dangerous for young people to ride motorcycles.
- Motorsiklete binmek gençler için tehlikeli olabilir.
Fifty people can ride on the bus.
- Otobüse elli kişi binebilir.
You can also ride on an old, restored, steam train.
- Eski, onarılmış, buharlı bir trene de binebilirsin.
What gate do I board at?
- Hangi kapıda bineceğim?
Tom boarded a train bound for Tokyo.
- Tom Tokyo'ya giden bir trene bindi.
Tom got on the 2:30 train.
- Tom 2.30 trenine bindi.
We got on the bus there.
- Biz otobüse orada bindik.
Tom isn't used to riding a motorcycle.
- Tom motorsiklete binmeye alışkın değildir.
Have you ever been horseback riding?
- Hiç at biniciliğine gittin mi?
They got into the boat.
- Onlar tekneye bindiler.
They got into the train.
- Onlar trene bindiler.
Tom isn't used to riding a motorcycle.
- Tom motorsiklete binmeye alışkın değildir.
Tom and Mary both like riding horses.
- Tom ve Mary her ikisi de atlara binmeyi severler.
Walk or ride your bike instead of taking a car everywhere.
- Her yerde bir arabaya binmek yerine yürü ya da bisikletine bin.
I'm getting sick of the ride.
- Ben arabaya binmekten usanıyorum.
The Millennium Development Goals were supposed to be achieved by 2015.
- Bin yılın kalkınma hedeflerine 2015 yılına kadar ulaşılması gerekiyordu.
A journey of a thousand miles begins with a single step.
- Bin millik bir yolculuk bir tek adımla başlar.
May I have permission to board this ship?
- Bu gemiye binmek için izin alabilir miyim?
He put the bank statement in the shoebox marked Bank Statements and binned the rest.
The CC had long since binned the idea of catching the regular shuttle service,.
Patlayıcılar bir çöp kutusunun içine saklanmıştı.
- The explosives were hidden in a trash bin.
Çöp kutusundan silinmiş bir dosyayı geri getirmek mümkün mü?
- Is it possible to recover a file deleted from the bin?
Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
- I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
Bizim tekerlekli çöp bidonumuz çalındı.
- Our wheelie bin was stolen.
Dünya üzerinde 10 çeşit insan vardır: ikilik sistemi anlayanlar ve anlamayanlar.
- There are 10 types of people in the world: those who understand binary, and those who don't.
Yumurta kabuklarını organik çöp tenekesine atın.
- Throw the egg shells in the organic rubbish bin.
Yumurta kabuklarını organik çöp tenekesine atın.
- Throw the egg shells in the organic rubbish bin.
Kafan bir çöp kutusu değildir.
- Your head is not a trash bin.
Lütfen çöpünü dışarıdaki çöp kutularına koy.
- Please put your waste in the bins outside.