Ben teklifinizi almaya istekliyim.
- I am willing to take your offer.
Riski almaya istekli olduğunuzu varsayıyorum.
- I assume you are willing to take the risk.
Sami onu yapmak için hevesliydi.
- Sami was willing to do that.
Tom onu yapmaya hevesli olduğunu söyledi.
- Tom said that he was willing to do that.
Gönüllüler koalisyonu.
- The coalition of the willing.
Benim için herhangi bir şeyi yapmaya gönüllü.
- She is willing to do anything for me.
Zor zamanlarda, insanlar geziye gitmek istemeyebilir fakat iyi kahve için fazla ödemeye istekli olabilirler.
- During hard times, people might not go on a trip, but they might be willing to pay extra for good coffee.
Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sor.
- Ask Tom if he's willing to work part-time.
Tereddütten uzak, isteyerek bana yardım etmeyi önerdi.
- Far from hesitating, she willingly offered to help me.
Tom isteyerek tek başına oraya asla gitmeyecek.
- Tom will never willingly go there by himself.
Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
- An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
Riski almaya istekli olduğunuzu varsayıyorum.
- I assume you are willing to take the risk.
Tom Mary için neredeyse her şeyi yapmaya hazır.
- Tom is willing to do almost anything for Mary.
Ev ödevinizde size yardım etmeye hazırım.
- I am willing to help you with your work.
Onu hala bedava yapmaya razıyım.
- I'm still willing to do that for free.
Onu yapmak için dünden razı olurdum.
- I would be more than willing to do that.
Seve seve gelirdi fakat o tatildeydi.
- She would willingly come but she was on vacation.
Senin için seve seve her şeyi yaparım.
- I am quite willing to do anything for you.
If my boyfriend isn't willing to change his drinking habits, I will split up with him.
... Would you be willing to do it then? ...
... And if you're not willing to tolerate contradiction ...