be careful!

listen to the pronunciation of be careful!
English - Turkish
dikkat

Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın. - You should be careful in choosing friends.

Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın. - You must be careful not to make him angry.

dikkat et!
dikkatli olmak

Artık dikkatli olmak zorundayım. - I have to be careful from now on.

Dikkatli olmak zorundayım. - I've got to be careful.

steady
{i} sabit durum
dude
ahbap

Saçma bir gece kulübündeyim, ahbap! - I'm in a fricking nightclub, dude!

Biraz şarap içelim mi, ahbap? - Are we gonna get some wine, dude?

be careful
dikkat etmek

Eğer zayıflamak istiyorsan ne yediğine dikkat etmek zorundasın. - If you want to lose weight, you'll have to be careful about what you eat.

Giderlerimize dikkat etmek zorundayız. - We have to be careful with expenses.

be careful
dikkatli olmak

Dikkatli olmak zorundasın. - You have to be careful.

Tom çok fazla su kullanmamak için dikkatli olmak istiyor. Onun kuyusu neredeyse kuru. - Tom wants to be careful not to use too much water. His well is almost dry.

steady
{s} sakin
steady
{s} sürekli

Sürekli çıktığın bir kız arkadaşın var mı? - Do you have a steady girlfriend?

Asla sürekli bir işim olmadı. - I never had a steady job.

be careful
dikkatli ol

Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın. - You must be careful not to make him angry.

Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim. - I advise you to be careful in making notes for the lecture.

dude
şehirden gelen tatilci, turist
steady
değişmeyen
dude
züppe adam
steady
yatıştırmak
steady
sallanmaz hale getirmek
steady
sarsılmaz
careful!
dikkat!
dude
Amerikalıların günlük konuşma dilinde birbirlerine hitap etmek için kullandıkları kelime
dude
giyimine aşırı düşkün erkek
dude
adamın
dude
dost, arkadaş
dude
Kanka
steady
(Denizcilik) Viya!
steady
kararlı, dengeli
steady
ünlem sabit
steady
{s} durmadan aynı şekilde akan (su)
English - English
dude
watch out!
{ü} steady
be cautious; pay attention; be meticulous (in one's work or methods)
watch out