bakışlar

listen to the pronunciation of bakışlar
Turkish - English

Definition of bakışlar in Turkish English dictionary

bakış
glance

She gave a glance at me. - Bana bir bakış fırlattı.

I could tell at a glance that something was wrong. - Bir bakışta yanlış bir şey olduğunu söyleyebildim.

bakış
look

Tom doesn't like the way John looks at Mary. - Tom, John'un Mary'ye bakış tarzını sevmiyor.

She has an absent look on her face. - Yüzünde dalgın bir bakışı vardı.

bakış
view

Let's look at the problem from a different point of view. - Soruna farklı bir bakış açısından bakalım.

This is a valid point of view. - Bu geçerli bir bakış açısıdır.

bakış
blush

At first blush, Tom's suggestion seemed feasible. - İlk bakışta, Tom'un önerisi mümkün görünüyordu.

bakış
vision
bakış
sight

At first sight, he seemed kind and gentle. - İlk bakışta, o nazik ve kibar görünüyordu.

The mere sight of a dog made her afraid. - Bir köpeğin sadece bakışı onu korkuttu.

bakış
peep
bakış
eye

By the look in his eye I could tell that he was speaking tongue in cheek. - Onun gözündeki bakışına göre onun şaka yollu konuştuğunu söyleyebilirdim.

You have bedroom eyes. - Davetkar bakışların var.

bakış
squint
bakış
apercu
bakış
regard
bakış
dekko
bakış
{i} looking

Your way of looking at something depends on your situation. - Bir şeye bakış şeklin senin durumuna bağlıdır.

A person's way of looking at something depends on his situation. - Bir kişinin bir şeye bakış şekli onun durumuna bağlıdır.

Bakış
lookup
bakış
look, glance
bakış
slant
bakış
blink
bakış
gander
bakış
shufty
bakış
outlooks
bakış
aspect

There are other aspects. - Diğer bakış açıları var.

bakış
eyeshot
davetkâr bakışlar
bedroom eyes

You have bedroom eyes. - Davetkar bakışların var.

delici bakışlar
gimlet eyes
sevgi dolu bakışlar
adoring glances
Turkish - Turkish

Definition of bakışlar in Turkish Turkish dictionary

Bakış
(Hukuk) NAZAR
bakış
Bakma işi veya biçimi: "Bakışları adamakıllı öfkeli olurdu."- S. Birsel
bakış
Bakma işi veya biçimi
bakış
(Osmanlı Dönemi) nigâh