başlatma

listen to the pronunciation of başlatma
Turkish - English
starting, initialization
initiation
induction
{i} initiating
(Bilgisayar) invocation
(Bilgisayar) booting
(Bilgisayar,Teknik) initialization
(Denizbilim) promoter
launch

They decided to launch a major attack. - Büyük bir saldırı başlatmaya karar verdiler.

The general decided to launch an offensive against the enemy camp. - General düşman kampına karşı bir saldırı başlatmaya karar verdi.

(Biyokimya) promotor
{i} sendoff
(Nükleer Bilimler) start

Tom didn't start the brawl. - Kavgayı Tom başlatmadı.

We'll attempt to start the class soon. - Yakında sınıfı başlatmak için çalışacağız.

başlatmak
{f} initiate
başlatmak
start

Tom put the bowl into the microwave and pushed the button to start it cooking. - Tom kaseyi mikrodalgaya koydu ve pişirmeyi başlatmak için düğmeye bastı.

Tom certainly looks like he wants to start a fight. - Tom kesinlikle bir döğüşü başlatmak istiyor gibi görünüyor.

başlatmak
{f} commence
başlatmak
{f} begin
başlatma akımı
starting current
başlatma yordamı
initializing routine
başlatmak
{f} trigger
başla
begin

After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop. - Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.

I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met. - Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.

başla
began

You began to learn Esperanto. - Esperanto öğrenmeye başladınız.

Next month it'll be five years since he began playing the violin. - Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.

başlatmak
{f} institute
başlatmak
(Biyokimya,Tıp) induce
resmen göreve başlatma
induction
başla
(Bilgisayar) run

Tom abandoned his car that had run out of gasoline and started walking. - Tom benzini biten arabasını terk etti ve yürümeye başladı.

He stopped smoking and started running. - Sigarayı bıraktı ve koşmaya başladı.

başlatmak
trigger off
başlatmak
mount
başlatmak
inaugurate
başlatmak
activate
başlatmak
instigate
başlatmak
originate
başlatmak
precipitate
başlatmak
wage
başlatmak
pick up
başlatmak
invoke
başlatmak
cause
başlatmak
usher
elle başlatma
(Bilgisayar) cold start
başla
{f} beginning

At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning. - O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.

In the beginning God created the heaven and the earth. - Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.

başla
log on
başla
begun

The French and Indian War had begun. - Fransız ve Hint Savaşı başlamıştı.

My memory of her has begun to recede. - Onunla ilgili anılarım azalmaya başladı.

başla
gotten start
başla
fall to
başla
go about

Now I must go about my work. - Şimdi işime başlamalıyım.

başla
strike up

The student center is a good place to strike up conversations. - Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.

başla
got start
başla
knuckle down
başla
set about

She had no idea how to set about her work. - İşine nasıl başlayacağı konusunda bir fikri yoktu.

We got up early and set about cleaning our house. - Erken kalktık ve evimizi temizlemeye başladık.

başla
get start
başla
enter upon
başla
get down to

We must get down to our homework. - Biz ödevimize başlamalıyız.

It's time to get down to business. - İşe başlamanın zamanıdır.

başla
commence

Direct flights between New York and Tokyo commenced recently. - New York ve Tokyo arasında doğrudan uçuşlar son zamanlarda başlamıştır.

Hostilities commenced. - Düşmanlıklar başladı.

başla
start off

I quit my job and moved so I could start off with a clean slate. - Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.

There's nothing better than a good cup of coffee to start off the day. - Güne başlamak için güzel bir fincan kahveden daha iyi bir şey yoktur.

başla
went about
başla
got down to
başlatmak
kick off
başlatmak
initialize
başlatmak
set off
başlatmak
touch off
başlatmak
bring into
başlatmak
open up
başlatmak
{f} open
başla
log#on
Başlatmak
launch
anahtar başlatma tahsisi ve görüntülemesi
(Askeri) assign and display switch initialization
başlatmak
to get or allow (someone) to begin (something)
başlatmak
(Konuşma Dili) to get (someone) started, get (someone) going, cause (someone) to start rehearsing a long list of complaints
başlatmak
to start, to initiate, to instigate; to trigger, to cause; to cause to swear
başlatmak
induct
başlatmak
(Hukuk) to initiate, to introduce
başlatmak
start , initiate , launch
başlatmak
give a start
başlatmak
get going
başlatmak
lead away
başlatmak
stir up
başlatmak
lead off
başlatmak
open the ball
bilinmeyen başlatma hatası
(Bilgisayar) unknown initialization error
erken başlatma
(Askeri) preinitiation
kripto başlatma anahtarı
(Askeri) crypto ignition key
kurtarmayı başlatma işareti
(Askeri) recovery activation signal
sonraki başlatma
(Bilgisayar) next startup
yeniden başlatma yordamı
restart procedure
Turkish - Turkish
Başlatmak işi
başlatmak
Birinin kötü konuşmasına yol açmak
başlatmak
Başlamasına yol açmak: "Kendini küçük yaşta zorla kemana başlatan amcasını o anda şefkatle hatırladı."- H. Taner
başlatmak
Başlamasına yol açmak
başlatma
Favorites