Starting to save is the first step towards a secure retirement.
- Tasarruf etmeye başlamak güvenli emekliliğe doğru ilk adımdır.
Are you planning on starting your own business?
- Kendi işine başlamayı planlıyor musun?
A chain of events led to the outbreak of the war.
- Bir dizi olay savaşın başlamasına yol açtı.
Tom put the food on the table and told everyone to start eating.
- Tom yemeği masaya koydu ve herkese yemeye başlamasını söyledi.
If the metal plate terminal of the game cassette is dirty it may be difficult for the game to start when the cassette is inserted into the game console.
- Eğer oyun kasetinin metal plaka terminali pis ise oyun konsoluna kaset yerleştirildiğinde oyunun başlaması zor olabilir.
The surgeon scrubbed thoroughly up to his elbows before commencing surgery.
- Cerrah ameliyata başlamadan önce elini dirseklerine kadar iyice ovalayarak yıkadı.
Tom and I plan to start digging a well tomorrow morning.
- Tom ve ben bir kuyu kazmaya başlamayı planlıyoruz.
We agreed to start early the next morning.
- Ertesi sabah erken başlamayı kararlaştırdık.
Let's go back before it begins to rain.
- Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
- Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
You shouldn't have come here to begin with.
- Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
He gave us the signal to begin.
- O, bize başlamak için sinyal verdi.
Too long a holiday makes one reluctant to start work again.
- Çok uzun bir tatil birini tekrar işe başlamak için isteksiz yapar.
His plan was to start on Monday.
- Onun planı pazartesi günü başlamaktı.
Birth is, in a manner, the beginning of death.
- Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.
Let's go back before it begins to rain.
- Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
He began to work for that company last year.
- O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.
He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
- Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
There's nothing better than a good cup of coffee to start off the day.
- Güne başlamak için güzel bir fincan kahveden daha iyi bir şey yoktur.
We were about to start, when it began to rain.
- Yağmur yağmaya başladığında biz başlamak üzereydik.
The student center is a good place to strike up conversations.
- Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.
I want to get to work.
- İşe başlamak istiyorum.
I have to get to work.
- Çalışmaya başlamak zorundayım.
He stopped smoking and started running.
- Sigarayı bıraktı ve koşmaya başladı.
Tom abandoned his car that had run out of gasoline and started walking.
- Tom benzini biten arabasını terk etti ve yürümeye başladı.
The secret of getting ahead is getting started.
- İlerlemenin sırrı başlamaktır.
In order to lose weight, it is best to take up some sport.
- Zayıflamak için en iyisi biraz spor aktivitesine başlamak.
It takes a lot of money to start a business.
- Bir işe başlamak çok para gerektirir.
At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning.
- O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.
The beginning is the most important part of the work.
- Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
The French and Indian War had begun.
- Fransız ve Hint Savaşı başlamıştı.
The journey has just begun.
- Yolculuk henüz başladı.
Now I must go about my work.
- Şimdi işime başlamalıyım.
The student center is a good place to strike up conversations.
- Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.
We got up early and set about cleaning our house.
- Erken kalktık ve evimizi temizlemeye başladık.
She had no idea how to set about her work.
- İşine nasıl başlayacağı konusunda bir fikri yoktu.
I've never seen him really get down to work.
- Onun gerçekten işe başladığın asla görmedim.
It's time to get down to business.
- İşe başlamanın zamanıdır.
Hostilities commenced.
- Düşmanlıklar başladı.
Tom's trial commenced three days later.
- Tom'un davası üç gün sonra başladı.
Let's start off on the same page.
- Aynı sayfada başlayalım.
There's nothing better than a good cup of coffee to start off the day.
- Güne başlamak için güzel bir fincan kahveden daha iyi bir şey yoktur.
We had to come back soon because school was about to start.
- Hemen geri gelmek zorundaydık çünkü okul başlamak üzereydi.
You shouldn't have come here to begin with.
- Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
In order to lose weight, it is best to take up some sport.
- Zayıflamak için en iyisi biraz spor aktivitesine başlamak.
I'm anxious to get started.
- Başlamak için endişeliyim.
I'd like to get started right away.
- Hemen başlamak istiyorum.
Come on in. We're just about to get started.
- İçeri gelin. Başlamak üzereyiz.
The secret of getting ahead is getting started.
- İlerlemenin sırrı başlamaktır.
I'd like to get started right away.
- Hemen başlamak istiyorum.
We'll be ready to start in a few minutes.
- Birkaç dakika içinde başlamak için hazır olacağız.