Tom receives a certain amount of pocket money from his wife every week. He puts whatever remains at the end of the week into his piggy bank.
 - Tom her hafta eşinden belirli bir miktar cep harçlığı alır. Haftanın sonunda artan parayı kumbarasına koyar.
This may end up being somebody else's problem.
 - Bu belki artık bir başkasının sorunu olmayabilir.
Food prices have surged.
 - Gıda fiyatları arttı.
The Great Depression triggered a great surge in crime.
 - Büyük Buhran, suçta büyük bir artışa neden oldu.
Travel agencies' profits soared.
 - Seyahat acentalarının gelirleri arttı.
The company's profits soared.
 - Şirketin kazancı arttı.
It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
 - O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
 - Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
A physician was immediately sent for; but on the first moment of beholding the corpse, he declared that Elvira's recovery was beyond the power of art.
There is a debate as to whether graffiti is art or vandalism.
Sanat öğrenimi yapmak iyi bir zevk gerektirir.
 - It requires a good taste to study art.
Büyük sanatçıların vatanı yoktur.
 - Great artists have no country.
Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.
 - Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.
Cornelius Gurlitt Naziler tarafından çalınan 1400 sanat eserini dairesinde saklamıştı.
 - Cornelius Gurlitt had hidden 1400 works of art stolen by the Nazis in his apartment.
Onun bahçesi bir sanat eseridir.
 - His garden is a work of art.
Ben resim yapamam ama kız kardeşim büyük bir sanatçıdır.
 - I can't draw, but my sister is a great artist.
Sekiz yaşındayken bir resim okuluna kaydoldum.
 - I enrolled in an art school when I was eight.
Sanatçı olmak için bir güzel sanatlar okulunda okumak zorunda değilsiniz.
 - You don't have to study at a school of fine arts to become an artist.
Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.
 - The fine arts flourished in Italy in the 15th century.
Leonardo da Vinci tarafından yapılmış yaklaşık 900 eskiz kalmıştır.
 - There remain approximately 900 art sketches by Leonardo da Vinci.
Ressam eski taş duvarda en karmaşık duvar resimlerini yaptı.
 - The artist painted the most intricate of murals on the old stone wall.
Sihirbazlık, batıl itikadı paraya çevirme sanatıdır.
 - Magic is the art of changing superstition into money.
Japonya'daki en büyük sanatçılardan biridir.
 - He is one of the greatest artists in Japan.
Müzik ve sanat, yaşam zevkine çok büyük ölçüde katkıda bulunabilirler.
 - Music and art can greatly contribute to the enjoyment of life.
Tüm edebi ve sanatsal çalışmaların kaynağı, tatmin edilmemiş libidodur.
 - Unsatisfied libido is responsible for producing all art and literature.
Babam sanatsallıktan uzaktır.
 - My father is far from artistic.
Kesinlikle sanatsal becerilerim yok.
 - I have absolutely no artistic skills.