Onun epey tecrübesi var.
- He has a great deal of experience.
Onun tecrübe eksikliğini kabul etmeme rağmen, hâlâ daha iyi yapması gerektiğini düşünüyorum.
- Admitting his lack of experience, I still think that he ought to do better.
O genç ama deneyimli.
- He is young, but experienced.
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
- Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
Her gün güzelliği yaşamak için sanatçı olmana gerek yok.
- You don't need to be an artist in order to experience beauty every day.
Fadıl o türde hayat yaşamak istiyordu.
- Fadil wanted to experience that type of life.
Her gün güzelliği yaşamak için sanatçı olmana gerek yok.
- You don't need to be an artist in order to experience beauty every day.
Onlar benim geçmiş yaşamım hakkında birçok soru sordular.
- They asked a lot of questions about my past experience.
Bu olay beni değiştirdi.
- This experience has changed me.
Bu, Mary'nin ailedeki ilk ölüm olayıdır.
- This is Mary's first experience of a death in the family.
Tom'un hiçbir pratik deneyimi yoktur.
- Tom has no practical experience.
Hayatımın en inanılmaz deneyimlerinden biriydi.
- It was one of the most incredible experiences of my life.
Onun, hayatında çeşitli deneyimleri vardı.
- He had various experiences in his life.
O bilgili ve de deneyimli.
- He has knowledge and experience as well.
Dört çarpı beş yirmidir.
- Four times five is twenty.
Öğretmen çocukları, yaramazlık ettiklerinde ya da çarpım tablolarını ezbere okuyamadıklarında döverdi.
- The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Şimdi iyi geceler demenin zamanıdır.
- Now it's time to say good night.
Gerçekten çok genç ama yaşına göre çok tecrübeli.
- Indeed he is young, but he is well experienced for his age.
O tecrübeli bir öğretmendir.
- He is an experienced teacher.
O genç ama deneyimli.
- He is young, but experienced.
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
- Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
- If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
- That castle was built in ancient times.
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
- Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
Yarın bu vakitte onunla akşam yemeği yiyor olacak.
- He will be having dinner with her at this time tomorrow.
Dün akşam iyi bir vakit geçirdim.
- I had a good time last evening.
Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
- Some read books just to pass time.
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
- Imagine that you had a time machine.
Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
- From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
We had a wonderful time at the party.
... from very recent experience that to my generation, Web 2.0 ...
... experience for users. ...