Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir.
 - This factory manufactures automobile parts.
Anne pastayı üç parçaya böldü.
 - Mother divided the cake into three parts.
İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
 - I visited many parts of England.
Bu teori üç kısımdan oluşur.
 - This theory consists of three parts.
Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim.
 - I intend to take my position as a third party.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
 - Both parties opposed war.
Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum.
 - I'm sorry. I'm partly responsible for it.
Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti.
 - Tom admitted that it was partially his fault.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
 - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Yarın akşam bir partimiz var.
 - We have a party tomorrow evening.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
 - I plan on doing my part.
Tom zaten görevini yaptı.
 - Tom has already done his part.
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
 - A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
 - Who was at the party beside Jack and Mary?
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
 - I will love you for better for worse till death us do part.
Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir.
 - These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.
Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu.
 - No one was in a hurry to leave the party.
Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok.
 - I have no idea why you want to part with that.