a person who readily consents to sexual activity, often with anyone

listen to the pronunciation of a person who readily consents to sexual activity, often with anyone
English - Turkish

Definition of a person who readily consents to sexual activity, often with anyone in English Turkish dictionary

easy
rahat

İki kadın parktaki bir bankta rahat ediyorlar. - Two women are taking it easy on a bench in the park.

Bu basit sandalye oldukça rahattır. - This easy chair is quite comfortable.

easy
kolay

İngilizce konuşmak kolay değildir. - Speaking English is not easy.

Peyniri bıçakla kesmek kolaydır. - It's easy to cut cheese with a knife.

easy
{s} basit

Bu basit sandalye oldukça rahattır. - This easy chair is quite comfortable.

Bu İngilizce roman, bir haftada okunacak kadar basit değil. - This English novel is not easy enough for you to read in a week.

easy
varlıklı
easy
eziyetsiz
easy
sehil
easy
sorunsuz
easy
kolayca

Evim istasyona kolayca ulaşılabilecek bir yerde. - My house is within easy reach of the station.

Sami'nin her zaman kolayca ulaşabileceği hapları vardı. - Sami always had pills within easy reach.

easy
kolaylıkla

Bu elektronik sözlüğün işe yarar şeylerinden biri herhangi bir yere kolaylıkla taşınabilmesidir. - The convenient thing about this electronic dictionary is that it's easy to carry anywhere.

easy
asanlıkla
easy
asan
easy
{s} doğal

Kendi ana dilinde doğal ses çıkarmak ve ana dilin olmayan bir dilde doğal olmayan ses çıkarmak çok kolaydır. - It's very easy to sound natural in your own native language, and very easy to sound unnatural in your non-native language.

Radyoda doğal olarak konuşmak kolay değil. - It is not easy to speak naturally on the radio.

easy
{s} serbest
easy
{s} huzurlu
easy
z., k.dili. kolayca, rahatça
easy
(sıfat) basit, kolay, zahmetsiz, rahat, dertsiz, huzurlu, zevkli, uysal, serbest, doğal
easy
{s} uysal

Aynı anda hem geçimsiz hem de uysal, hem hoş hem de katısın. Ne seninle, ne de sensiz yaşayabilirim. - You are difficult and easy, pleasant and bitter at the same time; I can't live with or without you.

Doğuştan oldukça uysal bir adam. - He is by nature quite an easy-going man.

easy
{s} zevkli
English - English
easy
a person who readily consents to sexual activity, often with anyone

    Hyphenation

    a per·son who read·i·ly consents to sex·u·al activity, of·ten with a·ny·one

    Pronunciation

Favorites