English - Turkish
Definition of a fluid substance; a body whose particles move easily among themselves in English Turkish dictionary
- fluid
- {i} sıvı
Su, doğal olarak, bir sıvıdır.
-Water, in its natural state, is a fluid.
Bu sıvı zamk yerine kullanılabilir.
-This fluid can be substituted for glue.
- fluid
- akıcı
Ben Naomi'nin yaptığı kadar akıcı İngilizce konuşmam.
-I don't speak English as fluidly as Naomi does.
- fluid
- akışkan
Su ve yağ iki farklı tipteki akışkandırlar.
-Water and oil are two different types of fluid.
Hayatımın en zor akademik sınavı geliyor. Akışkanlar mekaniği.
-The hardest academic exam of my life is coming up. Fluid Mechanics.
- fluid
- katı olmayan
- fluid
- akışkan madde
- fluid
- pürüzsüz
- fluid
- (Havacılık) akışkan sıvı
- fluid
- su
- fluid
- {s} değişken
- fluid
- {s} istikrarsız
- fluid
- {i} akıcı madde
- fluid
- (Tıp) Mayi, sıvı, likid, liquor
Related Terms
English - English
Definition of a fluid substance; a body whose particles move easily among themselves in English English dictionary
- fluid
a fluid substance; a body whose particles move easily among themselves
Hyphenation
a flu·id substance; a bo·dy whose particles move eas·i·ly a·mong them·selvesPronunciation
Resimler
Favorites