açıklıkla

listen to the pronunciation of açıklıkla
Turkish - English
clearly
To a degree clearly discernible

He was clearly wrong on all points but one.

Without a doubt; obviously

'Clearly, the judge erred in his opinion.''.

{a} brightly, plainly, evidently, easily
unmistakably, manifestly, obviously; from a logical point of view; intelligibly; in a way that is easy to hear
without doubt or question; "they were clearly lost"; "history has clearly shown the folly of that policy"
in an easily perceptible manner; "could be seen clearly under the microscope"; "She cried loud and clear"
In a clear manner
in an easily perceptible manner; "could be seen clearly under the microscope"; "She cried loud and clear
without doubt or question; "they were clearly lost"; "history has clearly shown the folly of that policy" in an easily perceptible manner; "could be seen clearly under the microscope"; "She cried loud and clear
in an intelligible manner; "the foreigner spoke to us quite intelligibly"
clear to the mind; with distinct mental discernment; "it's distinctly possible"; "I could clearly see myself in his situation"
In an easily understood manner; without a doubt; obviously
açıklık
{i} openness
açıklık
clarity
açıklık
{i} yard
açıklık
{i} space

There must be enough space between you and the car in front of you. - Sen ve senin önündeki araç arasında yeterli açıklık olmalı.

açıklık
distinction
açıklık
aperture
açıklık
distinctness
açıklık
pore
açıklık
legibility
açıklık
port
açıklık
(Ticaret) precision
açıklık
(Jeoloji) clearence
açıklık
(Tıp) orifice
açıklık
certainty
açıklık
lucid
açıklık
(Politika, Siyaset) paraphrase
açıklık
plain
açıklık
stop
açıklık
(Ticaret) disclosure
açıklık
obviousness
açıklık
definition
açıklık
preciseness
açıklık
palpability
açıklık
clearness

Clearness should be a guiding principle of every technical writer. - Açıklık her teknik yazarın bir yol gösterici ilkesi olmalıdır.

açıklık
perspicuity
açıklık
neatness
açıklık
break
açıklık
apparentness
açıklık
lucidity
açıklık
perspicuousness
açıklık
openings
açıklık
lucidness
açıklık
{i} distinctiveness
açıklık
clarifies
açıklık
openness; space, open space; (ormanda) clearing; aperture, opening, gap; (renk) lightness; clarity, unambiguity anlaşılırlık
açıklık
distinctness (in articulation)
açıklık
being without a roof
açıklık
definiteness
açıklık
demonstrativeness
açıklık
opening, gap
açıklık
not being covered
açıklık
baldness
açıklık
directness
açıklık
clearance
açıklık
space, open space, blank space
açıklık
lightness (shade of a color)
açıklık
clarity, unambiguity
açıklık
clearness, cloudlessness
açıklık
plainness
açıklık
the open
açıklık
(Astronomi) azimuth
açıklık
berth
açıklık
straightforwardness
açıklık
evidence
açıklık
vacancy
açıklık
not being enclosed
açıklık
{i} erectness
açıklık
{i} lightness
açıklık
spacious
açıklık
{i} roundness
açıklık
broad
açıklık
straightforward
açıklık
{i} patency
açıklık
{i} interstice
açıklık
{i} fairness
açıklık
{i} distance
açıklık
flagrancy
açıklık
{i} rift
açıklık
{i} gap

Tom reached through the gap in the fence to try to unlatch the gate. - Tom kapının mandalını açmaya çalışmak için açıklıktan çite ulaştı.

açıklık
obvious
açıklık
{i} opening
açıklık
distinct
açıklık
{i} publicity
açıklık
glade
açıklık
transparent
açıklık
{i} spread
açıklık
{i} manifestness
açıklıkla
Favorites