They demanded that the mayor should resign.
- Onlar belediye başkanının çekilmesini istediler.
Resignation is the first lesson of life.
- Çekilme hayatın ilk dersidir.
They had no alternative but to retreat.
- Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.
The defeated army retreated from the country.
- Yenilmiş ordu ülkeden geri çekildi.
I walked along the beach when the tide ebbed.
- Gelgit çekildiği zaman plaj boyunca yürüdüm.
The flood waters have finally receded.
- Sel suları nihayet geri çekildi.
Someone stole my wallet. I no longer have a cheque book or a credit card.
- Birisi benim cüzdanımı çaldı. Artık bir çek defterim ya da bir kredi kartım yok.
She opened her purse and took out her chequebook.
- Cüzdanını açtı ve çek defterini çıkardı.
He pulled up the weed and threw it away.
- O, otu çekti ve onu attı.
I need a tool for pulling weeds in my garden.
- Benim bahçemdeki yabani otları çekmek için bir alete ihtiyacım var.
My jeans have shrunk.
- Kot pantolonum çekti.
Tom's new shirt shrunk when he washed it and now it doesn't fit.
- Tom yeni gömleğini yıkadığında çekti ve şimdi uymuyor.
Black Americans continued to suffer from racism.
- Siyah Amerikalılar, ırkçılıktan dolayı acı çekmeye devam ettiler.
Some people in the world suffer from hunger.
- Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.
The card you drew was a red, wasn't it?
- Çektiğin kart bir kırmızıydı, değil mi?
Madonna's concert drew a large audience.
- Madonna'nın konseri büyük bir dinleyici çekti.
Roll up your right sleeve.
- Sağ elbise kolunu yukarı çek.
I did not want to attract attention.
- Ben dikkat çekmek istemiyordum.
Jon is far more attractive than Tom.
- Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
Tom yanked Mary's hair.
- Tom, Mary'nin saçını çekti.
Tom yanked the plug from the wall.
- Tom fişi duvardan çekti.
In that language, adjectives and nouns are inflected for gender.
- O dilde, sıfatlar ve isimler cinsiyete göre çekilir.
Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots.
- Rusya, Polonya, Çek ve Bulgaristan'ın ortak Slav kökleri var.
I want to buy a Czech sweater.
- Çek kazağı satın almak istiyorum.
I'd like to pay by check.
- Çek ile ödeme yapmak istiyorum.
He opened a checking account with the bank.
- O, bankada bir çek hesabı açtı.
The music lured everyone.
- Müzik herkesin ilgisini çekti.
Tom lured us into a trap.
- Tom bizi bir tuzağa çekti.