İp birkaç metre çok kısaydı.
- Das Seil war ein paar Meter zu kurz.
Beni birkaç dakikalığına dinleyecek misiniz?
- Wollen Sie mir ein paar Minuten zuhören?
Babam, doğum günüm için bana birkaç CD aldı.
- My father bought some CDs for my birthday.
Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti.
- He got a broken jaw and lost some teeth.
Sadece birkaç kişi beni anladı.
- Only a few people understood me.
Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
- You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
Biraz kahve ister misin?
- Do you want some coffee?
Etinin üzerine biraz tuz koy.
- Put some salt on your meat.
Adam bir kaç saat önce vefat etti.
- The man passed away a few hours ago.
Tom Mary'den sadece bir kaç inç daha uzundur.
- Tom is only a few inches taller than Mary.
Mary ve diğer bazı kadınlar birkaç saattir buradaydı.
- Mary and some other women were here for a few hours.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
- Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
Babam bana bir çift eldiven aldı.
- Father bought me a pair of gloves.
Bir çift ayakkabı aldım.
- I bought a pair of shoes.
Kimisi yürüyerek, diğerleri de bisikletle gitti.
- Some went on foot, and others by bicycle.
Bazı hayvanlar tırmanmada çok iyidirler.
- Some animals are very good at climbing.
Denemenin birkaç hatası var fakat bir bütün olarak çok iyi.
- Your essay has some mistakes, but as a whole it is very good.
Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
- On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
Tom bir parça müzisyen.
- Tom is something of a musician.
Yaklaşık 1:58'lik o akordun ne olduğunu tam anlayamıyorum. Birisi bana yardım edebilir mi?
- I can't quite figure out what that chord around 1:58 is. Can somebody help me out?
Biz araba içinde yaklaşık 100 mil katettik.
- We covered some 100 miles in the car.
I am going to stay here for a couple of days.
- Ich werde hier ein paar Tage bleiben.
I'm taking a couple of days off.
- Ich nehme mir ein paar Tage frei.
He sat reading, with his wife knitting a pair of gloves beside him.
- Er saß da und las, während seine Frau neben ihm ein Paar Socken strickte.
I bought a pair of shoes.
- Ich habe ein Paar Schuhe gekauft.