Biz sadece bir şeyler yapmak zorundayız.
- We've just got to do something.
Meteor çarpmalarını önlemek için bir şeyler yapmak zorundayız.
- We have to do something to prevent meteor strikes from happening.
Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
- The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.
Küresel ısınmanın insan eylemlerinin sonucu olduğunu düşünüyor musunuz?
- Do you believe global warming is the result of human actions?
Kendimizi niyetimizle başkalarını ise davranışlarıyla yargılarız.
- We judge ourselves by our intentions and others by their actions.
Bu çok nazik bir davranıştı.
- That was a very kind act.
İşe git, çocuklarını okula gönder. Modayı takip et, normal hareket et, kaldırımda yürü, televizyon izle. Yaşlılığın için para biriktir. Kanunlara uy. Benimle birlikte tekrarla: Ben özgürüm.
- Go to work, send your kids to school. Follow fashion, act normal, walk on the pavements, watch TV. Save for your old age. Obey the law. Repeat with me: I am free.
Newton'un üçüncü hareket kanununa göre her eylemin eşit ve zıt tepkisi vardır.
- According to Newton's Third Law of Motion Every action has an equal and opposite reaction.
Dan hasta numarası yapmadı bile.
- Dan didn't even act sick.
Aslında, bunu bilmem gerekir. Bir dakika bekle, hatırlamama izin ver, Kesinlikle! Radyum elementinin atom numarası 88'dir
- Actually, I should know it. Wait a minute, let me remember. Exactly! The atomic number of radium is 88.
Onu kendin mi yaptın?
- Did you do it by yourself?
Onu bir günde yapabilir misin?
- Can you do it in one day?
Tom deniz evinin yasa dışı eylemler için kullanıldığını bilmediğini iddia etti.
- Tom claimed that he didn't know his beach house was being used for illegal activities.
Avukat müvekkilinin yasal yollara başvurmasını tavsiye etti.
- The lawyer recommended his client to take legal action.
Çocuk gibi davranmaktan vazgeç.
- Quit acting like a child.
Bir aktörmüş gibi davranmak istiyorum.
- I wish to pretend to be an actor.
O, Amerikan sahnesinde en iyi aktör oldu.
- He became the finest actor on the American stage.
Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.
- Jane saw the students acting well on the stage.
Sizden görevinizi yapmanızı isteyeceğim.
- I'm going to ask you to do your duty.
Gerçekten onu yapmanız gerekiyor mu?
- Do you really need to do that?
Filmde oynamak ister misin?
- Do you want to act in a movie?
He was upstairs doing it with her.
A green shirt with orange slacks really doesn’t do it for me, I’m afraid.
... What did you think-- this is something ...
... concern and something that we talk about in our book, and ...