My youngest brother was brought up by our grandmother.
- En küçük erkek kardeşim, büyük annemiz tarafından yetiştirildi.
Both of my parents were brought up in the country.
- Ebeveynlerimin her ikisi de ülkede yetiştirildiler.
What does it matter how they bring up their own children?
- Kendi çocuklarını nasıl yetiştirdiklerinin ne önemi var?
How does she bring up her children?
- O, çocuklarını nasıl yetiştiriyor?
Rice is grown in rainy regions.
- Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
A lot of sugar cane is grown in Cuba.
- Küba'da çok şeker kamışı yetiştirilir.
If you hurry, you will overtake him.
- Acele edersen ona yetişirsin.
If you hurry, you will soon overtake her.
- Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.
I had to run to catch up with Tom.
- Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
He'll soon catch up with Tom.
- O yakında Tom'a yetişecek.