She was well brought up by her parents.
- O, anne ve babası tarafından iyi yetiştirildi.
Both of my parents were brought up in the country.
- Ebeveynlerimin her ikisi de ülkede yetiştirildiler.
How do you bring up your children?
- Sen çocuklarını nasıl yetiştiriyorsun?
I want to bring up my son as my father did me.
- Babamın beni yetiştirdiği gibi oğlumu yetiştirmek istiyorum.
Open-air markets sell food grown on local farms.
- Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
Tom has grown wheat for many years.
- Tom yıllardır buğday yetiştirdi.
If you hurry, you will soon overtake her.
- Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.
If you hurry, you will overtake him.
- Acele edersen ona yetişirsin.
I'll catch up with you later.
- Daha sonra size yetişirim.
You walk on and I will catch up with you later.
- Sen ilerle ve ben sana daha sonra yetişirim.