yarası

listen to the pronunciation of yarası
Türkisch - Englisch

Definition von yarası im Türkisch Englisch wörterbuch

gönül yarası
heartache
yara
wound

Tom had been released from the hospital, but he was still recovering from the gunshot wound. - Tom hastaneden serbest bırakıldı, ama ateşli silah yarası hâlâ iyileşiyordu.

Many Union soldiers were killed or wounded. - Birçok Birliki askeri öldürüldü veya yaralandı.

Yarası olan gocunur
(Atasözü) If the cap fits, wear it
Yarası olan gocunur
If the cap fits wear it
yarası olan gocunur
(Atasözü) It's the hurt dog that hollers./When a misdeed is being investigated the person who perpetrated it usually displays signs of anxiety
yatak yarası
(Tıp) pressure sore
yatak yarası
(Tıp) decubitus ulcer
yatak yarası
bedsore
yara
(Hukuk) injury

I stretch before exercising to prevent injury. - Egzersiz yapmadan önce yaralanmayı önlemek için gerinirim.

The long trip aggravated her injury. - Uzun yolculuk onun yarasını ağırlaştırmış.

yara
{i} hurt

Tom was hurt in a traffic accident. - Tom bir trafik kazasında yaralandı.

My canker hurts, so I can't really eat. - Ağız yaram ağrıyor, bu yüzden gerçekten yemek yiyemiyorum.

yara
{i} raw
kalp yarası
heartbreak
yara
scald
yara
(Tıp) scar

Tom had a new scar on his forehead since the last time Mary had seen him. - Tom'un alnında Mary onu son gördüğünden beri yeni bir yara vardı.

The wound left a scar on her arm. - Yara kolunda bir iz bıraktı.

yara
(Biyokimya) damage
yara
(Askeri) traumatism
yara
(Tıp) contusion
yara
sore

Tom is still a little sore. - Tom hâlâ biraz yaralı.

The nurses turned the patient regularly in order to prevent pressure sores. - Hemşireler yatak yaralarını önlemek için düzenli olarak hastayı çevirdi.

yara
scathe
yara
cut
Bıçak yarası geçer dil yarası geçmez
(Atasözü) Words cut more than swords
El yarası geçer, dil yarası geçmez
(Atasözü) A broken heart will never be mended
ağız veya kulak yarası
canker
bıçak yarası
gash
bıçak yarası
knife wound
bıçak yarası
stab

Dan's body was found in a well with fifty stab wounds. - Dan'in cesedi elli tane bıçak yarasıyla birlikte bir kuyu içinde bulundu.

Sami had one stab wound to his chest. - Saminin göğsünde bir bıçak yarası vardı.

dil yarası
wounded feelings caused by harsh words
gönül yarası
heartbreak
gönül yarası
heartfelt pain
kurşun yarası
gunshot wound
kurşun yarası
bullet wound
silâh yarası
gunshot wound
sokma yarası
sting
sürtünme yarası
gall
tekme yarası
hack
yara
gash, rent, tear
yara
trauma
yara
(küçük) Scotch
yara
wound, sore, cut, injury, lesion, gash
yara
canker

My canker hurts, so I can't really eat. - Ağız yaram ağrıyor, bu yüzden gerçekten yemek yiyemiyorum.

yara
wound; open sore, ulcer; laceration; injury
yara
ulcer

I have a ulcer in my mouth. - Ağzımda bir yaram var.

yara
lesion
yara
bruise

She touched the bruise on his arm. - Onun kolundaki yaraya dokundu.

I fell down and bruised my knee. - Düştüm ve dizimi yaraladım.

yara
breach
Türkisch - Türkisch

Definition von yarası im Türkisch Türkisch wörterbuch

YARA
(Osmanlı Dönemi) f. Güç, kuvvet, kudret, takat
Yara
(Osmanlı Dönemi) TE'Z
Yara
karha
Yara
ceriha
Yara
(Osmanlı Dönemi) CERH
Yara
şerha
Yara
cerahat
Yara
riş
Yara
(Osmanlı Dönemi) RAHNE
Yara
(Osmanlı Dönemi) CÜRAH
Yara
zahm
ciğer yarası
Ciğer acısı
dil yarası
Acı sözün yarattığı kırgınlık
dil yarası
Gönül yarası
gönül yarası
Bir kimseyi derin üzüntü içinde bırakan acı; gönül belâsı
kalp yarası
Yürek yarası
yara
Vücutta oluşan derin kesik ya da zedelenme
yara
Dert, üzüntü, acı
yara
Keskin bir şeyle, bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik veya zedelenme: "Mendilimi bir çatkı şekline sokarak başıma, yaramın üzerine sardım."- R. H. Karay
yara
Bir şeyin iç veya dış yüzünde herhangi bir etki ile oluşan ve tehlikeli olabilen oyuk, gedik, yarık
yara
Keskin bir şeyle, bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik veya zedelenme
yürek yarası
Aşktan, özlemden, başarısızlıktan duyulan büyük keder aşırı üzüntü, kalp yarası